Geçen hafta 'CEMAAT' larla ilgili yazdığımız yazılarımıza , yayımlandıktan sonra paylaştığım facebookta bazı okuyucularımız tarafından açıklamalar gönderilmiştir.

Her şeyden önce Cumhuriyet döneminin din eğitimi yükünü en zor şartlarda tasavvuf meşrepli cemaatlerin yüklendiğini belirtmeliyiz. Hala da bu yük cemaatlerin sırtındadır. Eleman açısından en büyük tedarikçiler(İmam Hatip okulları , ilahiyatlar ve Kur'an Kursları) yine devlet okulları olmaktadır.

Ancak bazılarının arasındaki rekabet 'hayırda yarışma' ilkesinin ötesine geçmekte ve Müslümanlara zarar vermektedir.

Bu konuda okuyucularımızdan Sayın Yusuf Akdoğan Beyefendi, ' Cemaat zarar vermez, cemaatperest zarar verir… İnsanı yaratılış gayesine taşımaya vasıta, Allah katında kabul gören tek doğru din İslam, doğru idrak edilmediğinden dinperestler örgütleşir. Din, yaşanan zamandan geriye doğru dondurulur, gaye kaybolur' diyor.

Okuyucularımızdan Sayın İlhan Genç Beyefendi de Risale-i Nur'dan yaptıkları alıntılarla konuya bir başka açıdan katkı sağlamışlardır:

' Şimdiki şeyhlerden ne istersin?
C- Daima onların demdemelerinin mevzuu olan ihlası; hem de tekke denilen manevîleşmiş kışlalarda, tarîkat denilen ruhanîleşmiş askerlikte ona murabıt oldukları cihad-ı ekberi ve terk-i iltizam-ı nefsi; hem de onların şiarı olan, zühdün manası olan terk-i menafi'-i şahsiyeyi; hem de daima iddiasında bulundukları ve mizac-ı İslamiyetin mayesi olan muhabbeti isterim.'
Evet muhabbeti iktiza eden(gerektiren) İslamiyet ve insaniyet, Cebel-i Uhud(Uhud dağı) gibidir. Adaveti intaç eden(düşmanlığı doğuran) esbab(nedenler), bazı küçük çakıl taşları gibidir. Muhabbeti adavete mağlub ettiren adam, nazar-ı hakikatta Cebel-i Uhud'u bir çakıl taşından aşağı derecesine indirmek kadar ahmakane hareket etmiştir. Adavetle muhabbet, ziya(aydınlık) ile zulmet(karanlık) gibi içtima edemez(toplanmaz)... Benim mezhebim; muhabbete muhabbet etmektir, husumete husumet etmektir. Yani dünyada en sevdiğim şey muhabbet ve en darıldığım şey de husumet ve adavettir.'

'… Zaman cemaat zamanıdır… Ferdin, iyiliği de fenalığı da mahduddur (sınırlıdır). Cemaatin ise gayr-ı mahduddur (sınırsızdır). Harice karşı kazandığınız iyiliği, dahildeki fenalıkla bozmayınız. Bilirsiniz ki ebedî düşmanlarınız ve zıdlarınız ve hasımlarınız, İslamın şeairini tahrib ediyorlar. Öyle ise zarurî vazifeniz, şeairi ihya ve muhafaza etmektir. Yoksa şuursuz olarak şuurlu düşmana yardımdır.'

Sonuçta bu dinin adı barış kökünden türemiş olup bir adı da 'BARIŞ' tır. Ve bu dine mensup olanları Allah kardeş ilan etmiştir. Herkes, 'meşrebim ve cemaatım güzeldir ya da daha güzeldir' desin ama, 'yalnız benim meşrebim ve cemaatim güzeldir' demesin. Selam ve dua ile…