Türkiye’de çözüm süreci ile birlikte PKK terör örgütüyle mücadelenin askıya alındığını artık sağır sultanlar bile biliyor.Güneydoğu’da terör örgütüne yönelik yoğun operasyonlar yapılmıyor.Silahlı terör örgütü mensuplarının sınırlarımızın dışına çıkmadığını ve bölgede olduklarını kamuoyuna yansıyan haberlerden öğreniyoruz.Terör örgütü mensupları, silahlı unsurlarıyla eskisi gibi sınırlarımız içerisinde güvenlik kuvvetlerine yoğun bir saldırı içerisinde değiller.Bunu çeşitli nedenlerle açıklamak mümkündür.Bu nedenlerin başında ise çözüm sürecinin bölgede terör örgütü mensuplarına sağladığı rahat ortamdır.

Çözüm süreci ile birlikte hız kesen terörle mücadele terör örgütü mensuplarını ve yandaşlarını tam anlamıyla rahatlatmıştır.Bu rahatlığı fırsat bilen terör örgütünün silahlı unsurları bu defa Suriye ve Irak gibi sorunlu ülkelerde savaşmaya başlamıştır.Özellikle Kobani’de savaşan terör örgütü mensupları maalesef Batının da silah desteğini alarak kendilerini meşru güç gibi göstermeye başlamışlardır.Çözüm süreci terör örgütünün sonu olamamış, aksine terör örgütüne itibar kazandırmıştır.Bu yüzden terör örgütü ülkemizde ve dünyada yeni bir algı yaratmaya başlamış,başta Batılılar terör örgütüne itibar etmişlerdir.Türkiye’nin PKK terör örgütü ile geçen son otuz yılı birden unutulmuştur.Terörle mücadelede verdiğimiz binlerce şehit sineye çekilmiştir.Bu gelişme terör örgütünü aklamaya yönelik bir adım olmaya başlamıştır.’Analar ağlamasın ‘diye yola çıkanlar, acaba bu sürecin kime ve neye hizmet ettiğini tam olarak anlayabilmişler midir?Çözüm sürecine rağmen elindeki silahı bırakmayan terör örgütünün güvenilirliği konusunda kim hangi güvenceyi verebilir? Şu unutulmamalıdır ki ,hiçbir terör örgütüne asla güvenilmez.PKK da o terör örgütleri içerisinde en kanlı ve en acımasız olanıdır. Türkiye’yi bölüp parçalama ve Türkiye topraklarının bir kısmı üzerinde bağımsız Kürdistan Devleti kurmayı hedeflemiş bunu başaramayınca geçici bir süre kaydı ile bu hedefinden vazgeçtiğini açıklayarak manevra yapmıştır.Ama kafalarından geçirdikleri hedef hiç değişmemiştir.Kan akmasın, şehit cenazeleri gelmesin düşüncesi ile hareket edenler, kandırıldıklarını henüz farkında değillerdir.Çünkü terör örgütü rolünü şartlara göre oynamaya devam etmektedir.Terör örgütüne hareket serbestliği tanıyan da maalesef çözüm sürecidir.Eğer çözüm süreci ile birlikte askerler kışlasına ,güvenlik kuvvetleri karakollarına çekilmeseydi ,terör örgütü hareket kabiliyeti bulamayacak, belki de topyekün silah bırakmak zorunda kalacaktı.Böyle bir sonuca ulaşmanın en doğru yolu terörle mücadeleden geçmektedir.

Terörle mücadelenin doğru yapılması bütün ülke için hayati önemdedir.Türkiye sınırlarına sahip çıkmalı ,gerekli sınır güvenliği sağlanmalı,bölge insanı rahat ve huzurlu bir ortama kavuşturulmalıdır.Ne devlet ne de terör örgütü bölge insanını baskı altına almamalıdır.Bunu sağlayacak olan da yine devlettir.Terörle mücadelede ,bir çözüm şeklidir ama yöntemi iyi seçilmelidir.Bu yöntem eninde sonunda terör örgütü ile pazarlık olmamalıdır.Terör örgütü açık ve net bir şekilde silah bırakmaya zorlanmalıdır.Bu zorlama silahlı bir zorlamadan çok insani bir zorlama olmalıdır.Terör örgütünün sonunu getirecek olan da insani bir zorlamadır.Hiçbir terör örgütünün dokunulmazlığı olamaz ve olmamalıdır.Çözüm süreci, terör örgütünün sonu olmalıdır!..