Aşk çağlayanı Hz. Mevlana'nın DOĞUMUNUN 809.yıldönümü.

Mevlana Haftası nedeniyle hatipler konuşacak, semazenler döneceklerdir.

Mevlana'yı anmak değil anlamak, gözlemek ve aramak için yola çıkalım.

Bir soluk nefes için arayalım, örnek alalım.

Müslümanların, beldelerini, birbirlerini kırdıkları, adi çıkar ve menfaatlerini herkese ve her şeye tercih ettikleri bir coğrafyaya dönüştürdükleri bir zamanda; yeni Mevlanalara ihtiyacımız vardır.

O, bugünkü Afganistan'da dünyaya gelirken o günün İslam coğrafyasında var olanlar bugün de vardır.

Aynı şartlar avdet edince Allah(cc), insanları sevgi potasında eritip kendisine yöneltecek bir veli kulunu lütfetmez mi acaba?

Bırakın insanlığı, birbirlerini sevmedikçe imanlarının kabul edilmeyeceği bildirilen Müslümanlar bile birbirlerini sevmiyor. Hatta bazen bir gayrimüslime gösterdikleri yakınlığı Müslüman kardeşlerine göstermiyorlar.

Müslümanlar birbirlerini öldürüyorlar. Müslümanlar birbirlerinden nefret ediyorlar. Müslümanlar, çıkar ilişkilerini her şeyin önüne koyuyorlar.

Mevlana'nın doğduğu ve tebliğini gerçekleştirdiği dönemlerde İslam toprakları bugünkünden farklı değildi. Bunun için Mevlanalara şiddetle ihtiyacımız vardır diyoruz.

Mevlana ; 'meleklerle beraber, melekut semalarında uçmak istersen yani insan ve Müslüman olmak istersen; varlıklara şefkat ve merhamette güneş gibi ol.

İnsanların ayıplarını örtmekte gece gibi ol.

Yumuşaklık ve ağırbaşlılıkta ölü gibi ol.

Tevazuda toprak gibi ol.

Cömertlikte ırmak gibi ol.' Demiştir.

Ve O'nun; 'Canım var oldukça ben, Kur'an'ın kölesiyim. Ben Hz. Muhammed'in(sav) ayağının tozu toprağıyım.

Eğer bir kimse bu sözümden başka bir şey naklederse benden, o kimseden de o sözden de rahatsız olurum, incinirim' sözünü unutmayalım.

Mevlana'yı sevenler ve yerenler de O'nun bu sözüne dikkat etsin.

İşte doğumunun 809. yılında Mevlana'yı böyle anlıyoruz ve bunun için de seviyoruz. Allah'ın rahmetiyle muamele etmesi dileğiyle selam ve sevgiler.