Bugünlerde herkes yerel seçimleri konuşuyor. Yoksa "fısıldaşıyor" mu demeliyim? Zira insanlar temkinli, yüksek sesle konuşanlar sadece adaylar ve onların etrafındaki mutat halkada bulunanlar...

Onlara kulak kabarttığımızda ise en çok duyduğumuz kelimelerden birisi "proje" oluyor. Herkes vatandaşın duymak istediği lafları söyleme gayreti içinde. Kimisinin işsizliği çözecek bir projesi var, kimisinin ulaşım, imar, çarşı pazar filan...

İşsizlik mevzusunda milletin midesi boş ama karnı tok. Geçiniz efendim.

Ama öteki mevzulara bakınca adayın huyu suyu hakkında vatandaş, biraz fikir edinebiliyor. "Bu adam seçilirse, paraları çarçur mu eder, tutumlu mu gider" diye kanaat edinebiliyorsunuz. Ya da "müteahhitliğe mi kafası çalışıyor, rant işlerine mi aklı eriyor" yoksa, "o taraklarda hiç bezi mi yok..." Bir yanılma payı ile anlayabiliyorsunuz.

Açıklanan projeler, çok uçuk kaçık şeyler değilse seçmen tercihlerini pek de etkilemiyor aslında...

Vatandaş, aday ile tanışıyorsa ne ala... "İşim düşerse kapısını tıklatırım" diyor, "işim düşmezse düğünüme, cenazeme gelir" diye düşünüyor, oyunu ona göre veriyor zaten.

Ama öyle uzun uzadıya bir hukuku yoksa, biraz elinin alışık olduğu partiye bakıyor, biraz cüzdanına... En son adayların imajlarına kafa yoruyor. Sonra yaratana sığınıp mührü basıyor.

Bu imaj işinin yarısı reklam, yarısı da fısıltı gastesi... Projeler de bu imaj oluşturma hikayesinin kenar süsü birazcık.

Belediye Reisi kim olursa olsun, tebrikleri kabul ettikten sonra şöyle bir bütçeye bakacak. Devam eden işleri hesaplayacak. İster istemez suya, toplu taşımaya filan biraz giydirecek. Ramazan kolisi, kışın odun kömür, fakire yardım, reklam afiş filan işlerinden sonra geriye kalanla bir şeyler yapmaya çalışacak. Seçim öncesi açıklanan projelerin bir kısmı gerçekleşebilecek, bir kısmı da unutulup gidecek.

Samsun için bir çok proje açıklanıyor. Kimisi tramvayı yerin altına almaktan dem vuruyor, kimisi çevre yolları açacağını söylüyor. Bazısı katlı otoparklardan bahsediyor, parkomatı kaldıracağını anlatıyor, ilçelerden gelen dolmuşları kentin içine alıyor... Yeni organize sanayi siteleri, millet bahçeleri, mega camiiler filan...

Kentin sorunları çok, vatandaşın ihtiyaçları fazla, hayal gücünün de maşallahı var... Sen düşlediğini söyle, grafikerler geçsin bilgisayarın başına, fotoşopu icat edenden Allah razı olsun!

Siyasetçi, biraz vatandaşın duymak istediğini söylüyor tabii... Ama kentin sorunları konusunda alim olmaya lüzum yok. Hayatı boyunca hiç Samsun'u görmemiş bir adamı oturt google earth'ün başına, biraz akıl yürütünce Samsun'un sorunlarının neler olabileceğini söyler aslında!

Gökyüzü haritasına bakınca Samsun kent lekesinin deniz kıyısı boyunca Ondokuzmayıs ilçesinin batı girişinden Tekkeköy ilçesinin doğu çıkışına kadar, Atatürk Bulvarı boyunca yaklaşık 50-55 km boyunda olduğunu görürsünüz.

Oysa bu kentin içeri doğru en geniş yeri, Tepecik'ten hesaplarsan dört kilometre, hadi Kavacık'tan başlatalım dersen beş kilometre kadar... Atakum tarafında en fazla üç kilometre içeri gidersen şehir bitiyor.

Son yirmi senede sanki birileri Samsun'u iki ucundan tuttu, lastik gibi çekerek uzattı. Bir zamanlar Belediyeevleri ile Türkiş arasındaki şehir, elli küsür kilometrelik bir çizgi halinde büyüdü. Buna karşın içeri doğru genişliği bazı yerlerde birkaç yüz metre, en fazla 3-4 km olan tuhaf bir geometriye kavuştu.

Açın google erth'ü ve elinizi vicdanınıza koyun...

Böyle çarpık büyüyen bir kentin ulaşımı sorun olmaz mı? Trafiği tıkanmaz mı? Vatandaşın zamanı yolda izde kaybolmaz mı? Ruh sağlığı bozulmaz mı?

Bu kentin çöpünü toplarken, toplu taşıma hatlarını kurarken, okullarını ve hastanelerini planlarken sıkıntı çekmemek mümkün mü?

Kamu binalarından sanayi sitelerine, stadyumdan alışveriş merkezlerine, yazlıklardan kışlıklara, konser salonlarından fuar alanlarına, belediyelerden kaymakamlıklara, Saskiden Yedaşa, Samgazdan özel hastanelere, adliyeden emniyete, yeşil alanlardan tramvay duraklarına kadar ne varsa her şeyi Atatürk Bulvarının artı eksi beş yüz metre mesafesine sıkıştırırsan kentin hangi meselesini çözebilirsin ki?

Seçmene söylenen projeler, elbette öncelikle sandıktan çıkmayı hedefliyor. Lakin kazın ayağı öyle değil... Seçildikten sonra Samsun'un bu biçimsiz kentleşme sorununa çare üretilmek isteniyorsa, güneye doğru açılmak şart.

Kamu binalarından ve ulaşım koridorlarından başlanarak denizden içeri doğru kente bir derinlik kazandırmak zorundayız. Doğu ve batı çevre yolları, bu yollara uzanan geniş bulvarlar açılmalıdır. Kavak istikametinde uydu kent alanları, sanayi bölgeleri, kamu hizmet kampüsleri planlanmalıdır. Tramvay hattı, otogar istikametine uzatılarak kentin gelişme havzası iç kesimlere yönlendirilmeli; buna yönelik yaşam alanları ve cazibe merkezleri oluşturulmalıdır.

Ülkemizdeki ekonomik koşullar, elbette belediye bütçelerini de daralttı. Haliyle yeni seçilecek belediye başkanlarını büyük mali zorluklar bekliyor. "Büyük başın derdi çok olur" misali, en fazla da Büyükşehir Belediye Başkanını önemli sıkıntılar karşılayacak.

Hakikaten ağır bir borç yükü altındaki belediyeyi devralan ve bugüne kadar şikayet etmeden, hizmetleri aksatmadan seçimlere taşıyan Zihni Şahin ve ekibini kutlamak lazım.

Yeni başkana ise tavsiyem, belediyenin bir yandan mali tablosunu toparlamaya çalışırken, yeni ve lüzumsuz yatırımlara girmemesidir. Bunun yeni hiç değilse ilk bir seneyi planlama çalışmalarıyla geçirmek lazım. Sadece beş yıllık dönemde yapılacak hizmetleri değil aynı zamanda önümüzdeki yirmi senelik dönemde kentin hangi istikamette ve nasıl büyütülebileceğini planlama ihtiyacı var.

Google Amcayı önümüze açınca, güneye büyüme gerekliliği okunuyor zaten... Bu yönde atılacak adımlar, hem kent ekonomisini canlandıracak hem de belediyenin mali sorunlarına merhem olacaktır.