Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti Grubu olarak, Anayasa değişikliği ve Başkanlık sistemini içeren teklifleri Meclise getireceklerini söyledi.

Başbakan Yıldırım, AK Parti Grup toplantısı öncesinde gazetecilerin sorularını cevapladı. Yıldırım, Anayasa değişikliği ile ilgili soruya, "Anayasa değişikliği ve Başkanlık sistemi teklifimizi Yüce Meclis'imize getireceğiz. Karar Yüce Meclisindir" ifadelerini kullandı. Ne zaman getirileceğine ilişkin soruya ise Yıldırım ise İngilizce olarak, "As soon as possible (olabildiğince en kısa zamanda)" cevabını verdi.

Öte yandan Başbakan Binali Yıldırım, Musul operasyonu ile ilgili her gelişmeye uygun planların, hesapların yapıldığını, hazırlıkların tamamlandığını belirterek, 'Ninova mücahitleri, Peşmergeler ile birlikte operasyona katılmışlardır. Koalisyon güçleri içerisinde havadan müdahale de bizim hava kuvvetlerimizde yer almıştır. 'Musul'da Türkiye'nin işi yok' diyenler cevabını almıştır' dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, partisinin TBMM'deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, bu hafta sonra Afyonkarahisar'da gerçekleştirilecek geleneksel istişare toplantıları için gün saydıklarını belirterek, 'AK Parti olarak kurulduğumuz ilk günden bugüne değişmez prensibimiz istişareyi kurumsallaştırmaktır. Partimizin en güçlü yanı beraber düşünmek, karar almak, siyasetimizi bu istişareler sonucunda ortaya çıkan ortak akılla belirlemek. Geçtiğimiz Cuma günü Sayın Cumhurbaşkanımız Konya'da biz de İzmir'deydik. İzmir'de 9 Eylül Üniversitesi'nin akademik yıl açılış toplantısına katıldık. İzmir'de toplam 278 milyon tutarında 175 eserin açılışın da gerçekleştirdik. Cumhurbaşkanımız önce Konya, daha sonra Trabzon ve Rize'de vatandaşlarımızla buluştu; yeni hizmetlerin, projelerin açılışını yaptı' diye konuştu.

'Yaklaşık 20 milyar liralık bir yatırım gerçekleşecek'

Ümraniye'de hafta sonu İstanbul Finans Merkezi'nin temelini attıklarını bildiren Yıldırım, 'İstanbul Finans Merkezi fikri 2009 yılında o zaman başbakan olan Cumhurbaşkanımızın gündeme getirdiği bir projedir. Buradaki proje gelir paylaşımı esasına göre yapılacak, kamu kaynağı kullanılmayacak, yaklaşık 20 milyar liralık bir yatırım gerçekleşecek merkez tamamlandığında adeta orta ölçekli bir şehir haline gelecek. 50 bin çalışan 30 bin ziyaretçi toplam 80 bin kişi her gün orada iş aş sahibi olacak. Finans merkezimizin İstanbul başta olmak üzere önce ülkemize ve bölgemize, dünya finans sektörüne büyük katkı sağlayacağını düşünüyoruz' ifadelerini kullandı.

'Suudi Arabistan hakkında alınan bu karar esas itibariyle tamamen bir hukuk faciasıdır'

Yıldırım, şunları kaydetti:

'Dünyada finans konusunda maalesef terör örgütleri, terör kaynaklı paralar bahane edilerek bazı ülkelerde ciddi kısıtlamalara gidiliyor. En son olarak ABD'de kongre bir karar aldı. Suudi Arabistan hakkında alınan bu karar esas itibariyle tamamen bir hukuk faciasıdır. 11 Eylül olaylarında gerçekleştiren teröristlerin hesabını Suudi Arabistan'dan sormak ve orada hayatlarını kaybedenlerin tazminatlarını Suudi Arabistan'dan tazmin etmek gibi bir hukuki süreç başlattı. Bu ne anlama geliyor? Amerika diyor ki; 'senin paralarına el koyacağım buna bir kılıf hazırlayacağım. Doğrudan da el koyabilirim ama bu çok kaba bir şey olur. Önce hukuki alt yapı hazırlayayım ona göre el koyayım.' Böyle bir şey ne evrensel hukuka ne de insanlığa sığan bir iştir. Bu haksız, yersiz bir karardır. Bu kararın ne kadar yanlış olduğunu en önce Sayın Cumhurbaşkanımız Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda bütün dünyaya açıkça beyan etmiştir.'

İstanbul Finans Merkezi'nin bütün dünyada yatırımcıya, girişimciye her türlü yatırım için, yatırımın ihtiyacı olan finansı için hazır hizmet edecek en önemli merkezlerden biri olacağını söyleyen Yıldırım, 'Biz dostlarımıza buradan çağrı yapıyoruz; uzun vadeli, geleceğe, bölgeye yatırım yapma planlarınız varsa İstanbul Finans Merkezi sizin için en güvenli liman' dedi.

'Herkes şunu bilsin ki, Türkiye'ye ülkemize yönelik her türlü tehdide karşı gerekeni anında gözümüzü kırpmadan yaparız'

Bugün Fırat Kalkanı operasyonunun 56'ncı günü olduğunu bildiren Yıldırım, 'Harekatın başlangıcından bu yana bin 250 kilometrekarelik bir alan güvenli hale getirildi. DEAŞ, YPG unsurlarından temizlendi. Burada artık Cerabluslu ve civarda yaşayan köylüler tekrar dönüp yerleşmeye başladılar. Normal hayata geçtiler. Önce Cerablus ardından Rai ve nihayet Dabık'ı DEAŞ örgütünden temizledik. Böylece üzerine efsaneler uydurulan Dabık da güvenli yer haline geldi. Dabık'ta kontrolün sağlanması ile birlikte büyük ölçüde DEAŞ unsurları tarafından Kilis'e atılan roket saldırılarını önlemiş olduk. Ama başka silahlar ele geçirirlerse daha menzilli o da ayrıca bir tehdit olmaya devam eder. Ama ellerindeki mevcut silahlarla atacakları füzeler menzilin dışında kalmış oldu. Bizim amacımız bölgede barışı, güvenliği ve istikrarı sağlamak. Bunun dışında hedefimiz yok. Herkes şunu bilsin ki, Türkiye'ye ülkemize yönelik her türlü tehdide karşı gerekeni anında gözümüzü kırpmadan yaparız. Bunun için de hiç kimsenin iznine, icazetine ihtiyacımız yok. Türkiye hudutlarının güvenliğini her şart altında korumaya devam edecek' açıklamasında bulundu.

'Koalisyon güçleri içerisinde havadan müdahale de bizim hava kuvvetlerimizde yer almıştı'

'Musul'da uzun süredir konuşulan operasyon nihayet başladı' diyen Yıldırım, şöyle konuştu:

'Olan biteni yakından takip ediyoruz. Her gelişmeye uygun planlarımız, hesaplarımız yapılmıştır, hazırlıklarımız tamamlanmıştır. Türkiye'nin aleyhine herhangi bir durum ortaya çıkarsa gereken adım anında atılacak, misliyle karşılık verilecektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın altını çizdiği 'operasyonda da olacağız, masada da olacağız' sözünün arkasındayız. İşte şuan da operasyonda ön saflarda olanlar bizim Başika'da eğittiğimiz milislerdir. Ninova mücahitleri, Peşmergeler ile birlikte operasyona katılmışlardır. Koalisyon güçleri içerisinde havadan müdahale de bizim hava kuvvetlerimizde yer almıştır. 'Musul'da Türkiye'nin işi yok' diyenler cevabını almıştır. ABD 2003 yılında Irak'a girdi, Saddam'ı devirdi. Irak'ta yeni bir dönem başladı. Baştan itibaren hem Amerika'ya hem BM'ye AB'ye bölgenin hassasiyetini sürekli anlattık. Etnik hassasiyet konusunda sürekli uyarılarımızı yaptık. Mezhep hassasiyeti konusunu işledik. Terör örgütleri konusunda uyarılarımızı yaptık. İnanın bütün uyarılarımız da ne yazık ki dikkate alınmadı sonunda haklı çıktık. Özellikle DAEŞ terör örgütünün bu müdahaleden sonra çıktığını bütün dünya biliyor. Eğer uyarılar o günlerde dikkate alınmış olsaydı Irak'ta milyonlarca masum insan hayatını kaybetmeyecek, Irak bugünkü gibi istikrarsız terör örgütlerinin cirit attığı bir ülke olmayacaktı. Şu anda Irak'ın yaklaşık yarısı PKK, YPG gibi DAEŞ gibi terör örgütlerinin kontrolüne geçmiştir. Diğer yarısı da uluslararası güç sayesinde korunmaktadır. Bunu görmeyenler ülkelerini teröre teslim edenler, terör karşısında diz çökenler çıkmışlar bize koca koca laflar ediyor. Neden? Çünkü hesap başka. Kimse kusura bakmasın. Sınırlarımızın hemen dibinde bir oldu bittiye asla müsaade etmeyiz. Irak'ta yeni Yezidlere de yeni Kerbelalara asla göz yummayacağız. Türkiye tarihi boyunca ülkemiz hep mazlumun yanında oldu. Suriye 3 milyon kardeşimize kucak açtık, misafir ettik. Bu coğrafyada Türkiye'yi hesaba katmadan adım atanlar büyük bir yanılgı içinde olurlar. 15 Temmuz darbe girişimi neden oldu düşünün. Amaç Türkiye'yi hem Irak hem Suriye'de devre dışı bırakmak, bizi içeride meşgul ederek bölgede Türkiye'nin olmadığı emperyalist planları gerçekleştirmek. Ancak bu aziz millet sadece FETÖ'cü teröristleri durdurmadı. Aslında bu millet kendi ülkesinin ve komşu milletlerin beka mücadelesini de gerçekleştirdi.'

Kılıçdaroğlu'na çağrı

Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na Anayasa çağrısında bulunarak "Gelin siz de bu kervana katılın. Bu şeref hepimizin olsun. Hep beraber Türkiye'nin gündemini yıllardır meşgul eden Anayasa meselesini çözelim" dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, partisinin TBMM'deki Grup Toplantısında konuştu. PKK ile FETÖ'nün ortak hareket ettiğine dikkat çeken Yıldırım, "Çünkü ikisi de maşa ve bu iki maşayı da aynı el tutuyor. PKK da FETÖ de tek bir amaca hizmet ediyorlar. Bu aziz millet, kirli, alçak oyuna 15 Temmuz'da geçit vermedi. İstiklalimiz ve istikbalimiz için içerde ve dışarıda ne gerekiyorsa yapacağız. Bunları yaparken adaletten, uluslararası hukuktan ayrılmadan terörle mücadele devam edecektir. Kimsenin toprağında gözümüz yok. 15 Temmuz gecesi FETÖ tarafından bu güzel ülkeye yaşatılanları asla unutmayacağız. 241 şehidimizi, 2 bin 194 gazimizi daima gönlümüzde taşıyacağız. Darbe yapan, ülkemizi yıkmaya çalışan hiç kimse ben mağdurum edebiyatı yapmasın. Asıl mağdur şehit yakınları, gaziler ve millettir. Mağdur algısı yayarak 15 Temmuz'un mağdurlarını gölgede bırakmalarına asla göz yumamayız. Bu konuda zerre kadar tereddüt göstermeyeceğiz. Devleti tehdit eden, milleti haince esir almak isteyen bu karanlık yapının mensuplarını savunmaya kalkmak bir başka ihanettir" diye konuştu.

PKK ile mücadelenin devam ettiğini kaydeden Yıldırım, "Güvenlik güçlerimiz dağlarda yaptıkları operasyonlarda örgüte ağır darbeler vurmaya devam ediyor. Şehir içindeki yapılanmaya karşı etkin tedbirleri almaya devam ediyoruz. Köşeye sıkışmanın psikolojisi ile bölücü terör örgütü siyasi cinayetler işlemeye başladı. Bölgedeki AK Parti yöneticilerine karşı süikastlar düzenliyor, kahpece cinayetler işliyorlar. Biz bu mücadeleye başlarken liderimiz 'Kefenimizi giyerek yola çıktık' dedi. Bunun hesabını alçak katillerden soracağız. El birliği ile bu işin üstesinden geleceğiz. Teröre destek veren belediyeleri tespit ettik ve paketledik. Şimdi yeni görevlendirdiğimiz başkanlar teröre değil halka hizmet ediyor. İşimiz hizmet gücümüz millet" ifadelerini kullandı.

"Cumhurbaşkanının siyasi sorumluluğu doğmuştur"

Türkiye'nin yeni bir Anayasa ihtiyacının olduğunu belirten Yıldırım, şöyle devam etti:

"AK Parti 2002 yılı 3 Kasım'da tek başına iktidara geldi. Bir yandan ülkenin gecikmiş hizmetlerini yapıyor, bir yandan da vesayet örgütleri ile mücadele ediyor. Cumhurbaşkanı seçilecek ve 367 icadı çıkardılar. Meclisin en büyük partisini, 363 milletvekili olan AK Parti, efendim siz tek başınıza Cumhurbaşkanı seçemezsiniz. Nereden çıktı kardeşim. O gün AK Partiyi sandıkta alt edemeyerek vesayet odaklarını kullanarak yeni bir icat çıkardılar. Bu işin öncülüğünü de yine ana muhalefet partisi çekti. Bir sistem krizinin başlangıcını yaptı. O sistem krizini yine vatandaş aştı. Bu durum olunca biz sandığa gitmeyi, sorunun millet tarafından çözülmesini istedik. Millet AK Partiyi daha da güçlendirerek çözümü gösterdi. Madem siz seçtirmiyorsunuz o zaman Cumhurbaşkanını halk kendisi seçsin dedik. Vatandaş soruna el koydu ve çözümü üretti. 2010 referandumu ile artık Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi Anayasamıza bir hüküm olarak girdi. Yüzde 52 oyla seçilmiş Cumhurbaşkanımız var. Biz diyoruz ki; mevcut durumu Anayasaya uygun hale getirelim. Bu sürdürülebilir bir yol değil. Halkın iradesinin iradesi üzerinde başka bir irade olmaz. Halkın yüzde 52'sinin oyunu almış Cumhurbaşkanının halka karşı siyasi sorumluluğu vardır. Cumhurbaşkanının siyasi sorumluluğu doğmuştur. Bu durumun, sistemdeki bu kargaşanın ortadan kalkmasını istiyoruz. Bunun yolu da artık mevcut durumu Anayasadaki durumla uygun hale getirmektir. AK Parti Grubu olarak Anayasadaki değişiklikleri ön gören teklifimizi yüce meclise sunacağız. Böylece artık bu Anayasa konusunda siyaset malzemesi olmaktan çıkaracağız. Yüce meclis bu sorunu ya kendisi mecliste çözecek yada çözümü için millete havale edecektir."

"Anayasa ve sistem konusunu millete götürüp çözüm üretme zamanıdır"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile dün yaptığı görüşmeye de değinen Yıldırım, "Bu görüşmede Türkiye'nin çeşitli iç ve dış güvenlik tehditleri konusunda kapsamlı değerlendirmeler yaptık. Hükümetimizin gerek terörle mücadele gerekse FETÖ örgütünün uzantıları ile ilgili yaptığımız çalışmaları anlattık. Aynı zamanda Anayasa meselesini ele aldık. Sayın Bahçeli'nin tutumu gayet nettir. Bu fiili durumun Anayasa ile bir uyumsuzluk içerdiğini ve konunun mutlaka bir çözüme kavuşturulması gerektiğini ifade etti. Adresinde millet olduğunu açıkça söyledi. O halde şimdi icraat zamanı, Anayasa ve sistem konusunu millete götürüp çözüm üretme zamanıdır. Ana Muhalefet Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na sesleniyorum: 'Gelin sizde bu kervana katılın. Bu şeref hepimizin olsun. Hep beraber Türkiye'nin gündemini yıllardır meşgul eden Anayasa meselesini çözelim. Son sözü millet söylesin.' Buradan AK Parti Grubu olarak şu sözü de veriyorum: 'Siz bu değişikliğe destek verseniz 367'nin üzerine de çıksak son sözü millet söyleyecektir.' Çünkü işin sahibi millettir. Millete götürürüz ve millet kararını verir. Ondan sonra da bütün tartışmalar son bulur" açıklamasında bulundu.

"Milleti hesap edemeyen tepetaklak olur"

FETÖ mensuplarının foyalarının 17 Aralık'ta meydana çıktığını sözlerine ekleyen Yıldırım, şöyle devam etti:

"Daha fazla dayanamadılar. Bir karar vermek zorundalardı. Ya çekilecekler ya da Türkiye ile bilek güreşine gireceklerdi. Girdiler, derslerini de aldılar. O kadar kendilerinden eminler ki. Devletin silahları, tanklarını, toplarını, uçaklarını gasp ediyorlar. Şerefli TSK'nın elbiseleri altına saklanarak alçakça eylemlerini gerçekleştirdiler. Her şey hesap edilmiş. Talimatlar yayınlanmış, görevler dağıtılmış ama Tayyip Erdoğan unutulmuş, AK Parti hükümeti, millet unutulmuş. Milleti hesap edemeyen tepe taklak olur. Millet indimi meydanlara o zaman işin şekli değişir. Bütün fiyakaları 10 saatte bitti. 40 yıllık birikimlerini bir gecede yok ettiler, kendilerini de berbat ettiler. Onlara düşün gelin bu yüce Türk adaletine teslim olun. Adaletin şefkatli kollarına teslim olmaktır."

"Başkanlık sistemi sistemin düğümlerini çözecek, kilitlerini açacak en büyük reformdur"

Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu ülkede bizden önce neden krizler yaşandı. Çünkü sistem tıkandı. Neden darbelere zemin hazırlandı. Çünkü sistem tıkandı. Bu ülke neden ağır bedeller ödedi, bu terör neden bu seviyelere geldi. Çünkü sistem çözüm üretemedi. Başkanlık sistemi sistemin düğümlerini çözecek, kilitlerini açacak en büyük reformdur. Başkanlık sistemi Türkiye'nin ufkunu aydınlatacak yeni bir yol haritasıdır. Şahsi hırslarını artık herkes bir kenara bıraksın. Ülke çıkarları, Türkiye'nin geleceği her şeyin üzerindedir. Biz ülkeyi istikrar ile yöneten bir iktidar olarak sistemin nerelerde tıkandığını görüyor ve ona göre bir çözüm yolu üretiyoruz. Böylece inşallah bu konuyu da Türkiye'nin gündeminden çıkartmaya kararlıyız. Yaşadığımız bu topraklar hepimizin, ay yıldızlı bayrak hepimizindir. Gençlerimize, yavrularımıza daha iyi bir gelecek bırakmak için uğraşıyoruz. Milletin emaneti bizim omuzlarımızdadır. Türkiye'yi büyük hedeflerine ulaştırmak bizim öncelikli görevimizdir."