Başbakan Binali Yıldırım, Afyonkarahisar'da düzenlenen AK Parti 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda konuştu. AK Parti göreve geldiğinde vatandaştan 100 lira vergi alındığını, bunun 86 lirasının faize gittiğini belirten Yıldırım, '2017'de 100 lira vergi toplanıyor sadece 11 lirası faize gidiyor, diğeri de millete hizmet için harcanıyor. Yarınımız bugünden daha güzel olacak. Biz işimiz hizmet gücümüz millet dedik. 14 yılda hep rekordan rekora koştuk. Dünyanın en çok yurt dışında temsilciliği olan 6. ülkeyiz temsilcilik sayımız 163'ten 235'e çıktı. Dünyanın 3. büyük tohum yem bankasını da biz kurduk. 2016'dan beri Avrupa'nın en yüksek tarımsal hasılasına sahip ülkeyiz. Avrupa'nın ilk, dünyanın ise 3. denize inşa edilen havalimanını da Ordu ve Giresun'a biz kazandırdık. Dünyanın en büyük kapasitesine sahip havalimanını da yine AK Parti iktidarı mührünü vurdu. Marmaray ile 150 yıllık hayali gerçeğe dönüştürdük. Atamız Fatih Sultan Mehmet gemileri karadan denize indirdi, onun torunları Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları da trenleri denizin altından geçirdiler' diye konuştu.

'Avrupa'dan Asya'ya 2 dakikada geçiyoruz'

Yıldırım, Avrasya Tüneli'nde sona gelindiğini ifade ederek, 'Avrasya tüneli deyip geçmeyin. Bununla ilgili bir hatıramı sizlerle paylaşmak istiyorum. Yıl 2004. Atatürk Havalimanı'ndan sahil yolunu kullanarak arabayla geliyorum. Müthiş bir trafik var. Sarayburnu'na doğru şöyle bir baktım, buradan Sirkeci'ye, Eminönü'ne, Beşiktaş'a, Yıldız Yokuşuna, Köprüye, oradan karşıya geçmek en az 2 saatimizi alır diye düşündüm. Şuradan bir tünel yapsak da hemen 5 dakikada geçiversek dedim ve bu konuyu Sayın Başbakanımıza açtım, o da 'iyi olur, yapalım' dedi. 106 metre. Dünyadaki deniz altından geçen en derin tünel 44 metre ile Amerika'da. Olur mu olmaz mı 6 ay bunun münakaşası sürdü. Bunu yapacak mühendislik var mı, deprem fayına 15 kilometre mesafede. Bütün bunların çok titiz çalışıldığı, en iyi bu konudaki uzmanlarla çalıştık ve nihayet şimdi o hayalde gerçeğe dönüyor. Dünyanın en derin deniz altından geçen tünelimizi yapıyoruz. Şimdi Cumhurbaşkanımız Davos'ta 'one minute' dedi. Avrasya ile biz de 'two minute' diyoruz. Avrupa'dan Asya'ya 2 dakikada geçiyoruz. 20 Aralık'ta da inşallah açılışını yapıyoruz. Demek ki 'one minute'nin yanında bir de 'two minutes'mız var. Hayırlı uğurlu olsun' ifadelerini kullandı.

'AK Parti millet davasıdır, ülke davasıdır, devletin davasıdır, ay yıldızlı bayrağın davasıdır'

Yıldırım, Yavuz Selim Köprüsü ile birlikte boğaza üçüncü gerdanlığı taktıklarını dile getirerek şunları kaydetti:

'Yavuz Selim Köprüsü deyip geçmeyelim. Üzerinden demir yolu geçecek dünyanın en geniş köprüsüdür. 60 metre açıklığı var ve boğazın kuleler arasındaki açıklığı en fazla olan köprüdür. Ayrıca kule yüksekliği de dünyada en yüksek olan çok farklı bir projedir. Dünyanın inşallah ilklerini yapmak bizlere nasip oluyor. Bunlar sonraki hedefimiz yine boğazın altından geçecek 3 katlı tüneli de gerçekleştirmek. Tüneller için yaptık, arabalar için yaptık şimdi de trenlerle arabaları bir arada geçirecek 3 katlı tüneli de yapacağız. Bu projenin yanı sıra Kanal İstanbul projesinde de tüm hızıyla çalışmalarımız devam ediyor. Çanakkale 1915 Köprüsü içinde startı verdik ve 2018 yılının 18 Mart'ında ilk kazmayı vuruyoruz. Kuleden arası açıklık itibariyle en uzun köprü olacak. Görüyorsunuz ilkler ve enlerle AK Parti yoluna devam ediyor. Yapılan en büyük projeler AK Parti'ye nasip oldu. İşte bunları yapmakta emeği geçenlerde burada. Mega projelerimiz hız kesmeden sürecek. AK Parti olarak sahip olduğumuz iki tane güç var. Birincisi; millete olan inancımız, güvenimiz. İkincisi istişare kültürümüzdür. 3 gün boyunca hep siyasetimizle, partimizle ilgili bütün başlıkları konuşacağız, görüşeceğiz, istişarelerimizi yapacağız. Bugün bakan arkadaşlarımız sunum yapacaklar. Ekonomiyle, enerjiyle, ulaşımla ve ayrıca terörle iç politika dış politikayla ilgili bakanlarımız kapsamlı sunumlar yapacak. Bu sunumlarda tüm kadronun burada olmasını istiyorum. Tespit ettiğimiz sorun alanlarına yönelik eleştiriler ve önerileri tartışacağız. Yarın da vatandaşlarımızla bunu paylaşacağız. Milletimiz rahat olsun. İyi ki AK Parti var. Türkiye sahipsiz değil. Evelallah her engeli omuz omuza millet yolunda, hizmet yolunda aşacağız. AK Parti millet davasıdır, ülke davasıdır, devletin davasıdır, ay yıldızlı bayrağın davasıdır.'

Başbakan Binali Yıldırım, yeni anayasaya ile ilgili 'Burada MHP'nin görüşünün farklı olmasına rağmen meseleye parti çerçevesinde bakmaması ve parlamentoda Mecliste çözülemeyen bu sorunun millete götürülmesi yönündeki irade beyanı fevkalade isabetlidir. Biz bunu görüyor buna göre gerekli adımları da atıyoruz. Diyoruz ki millet ne derse o olsun. Milletin verdiği kararın karşısında boynumuz kıldan incedir. Kimse milletten korkmasın milletin kararından korkmasın, milletin önünden kaçmasın. Buradan CHP'ye bir kez daha çağrı da bulunuyorum gelin millete birlikte gidelim. Biz genel kurulda 367'nin üzerinde bir kabul olsa bile millete gitmeye söz verdik. Gelin bu şerefe önemli karara sizde katılın. Sizde bu kararın içerisinde olun. Milletin karşısına çıkalım. Tezlerimizi savunalım. Milletin verdiği karara da saygı duyalım. Şunu görelim. Başkanlık meselesi sistem yeni anayasa meselesi ne Recep Tayyip Erdoğan'ın ne de AK Parti'nin meselesidir. Bu iş milletin, ülkenin, işidir. Devletimizin, milletimizin beka meselesidir. Sistem tartışmalarını artık geride bırakalım. Önümüze bakıp geleceğe odaklanalım. Yapacağımız hizmetleri zaman kaybetmeden gerçekleştirelim' diye konuştu.

'Millete gidersek demokrasimiz daha da güçlenecek ülke kazanacak, milletimiz kazanacak, milli irade kazanacak"

Demokraside her sorunun çözüm yerinin millet ve sandık olduğunu söyleyen Yıldırım, 'Millete gidersek demokrasimiz daha da güçlenecek ülke kazanacak, milletimiz kazanacak, milli irade kazanacak. AK Parti olarak hedefimiz çok net sonuna kadar demokrasi, sonuna kadar özgürlük, sonuna kadar kalkınmış, müreffeh büyük Türkiye'dir. Bizler milli iradenin neferleriyiz. Millet emreder biz yaparız. Milletimizin değerleri AK Parti'nin değerleridir. Milletin kaderiyle AK Parti'nin kaderi aynı noktada bütünleşmiştir. 79 milyonun kardeşliğine, eşitliğine inanıyoruz ve sahip çıkıyoruz' ifadelerini kullandı.

"Avrupa unutmasın fazla naz aşık usandırır"

AB'ye üyelik yolunda önemli reformların AK Parti iktidarları döneminde gerçekleştiğini vurgulayan Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:

'AK Parti hükümetleri her zaman reform ve dönüşüm hükümeti olmuştur. AB'nin reform süreci her zaman gündemimizde öncelikler arasında yer almış, almaya devam etmektedir. Biz bu süreci, demokrasimizin gelişmesi için ve ülkemizin kalkınma için fırsat olarak gördük. Türkiye tarih boyunca hep güçlü bir Avrupa devleti oldu. Ortadoğu Balkanlar Kafkaslar Akdeniz Karadeniz boyutlarının yanı sıra her zaman Avrupa'nın güçlü bir müttefiki olduğumuz bir gerçektir. Yaklaşık 100 yıldır güçlü Avrupa demokrasisine de sahibiz.15 Temmuz gecesi halkımız ne derece yüksek bir demokrasi bilincine sahip olduğunu bütün dünyaya göstermiştir. Bugün Türkiye Avrupa'nın dışından değil, içinden konuşan bir ülkedir. Avrupa'nın geleceğinde söz sahibi olan en güçlü devletlerden biriyiz. Pek çok Avrupa ülkesinden daha üstün standartlara sahibiz. Bu nedenle objektif kriterler açısından Türkiye aslında pek çok ülkeden daha fazla AB'ye üye olma hakkına sahiptir. AB'nin son göç krizi gibi ağır bir insani ve siyasi krizi sadece Türkiye ile işbirliği yaparak çözebilmiştir. Bu ve benzeri konular işbirliğimizin potansiyelini göstermektedir. Türkiye ile ilgili konular artık Türkiye'nin meselesi olmaktan çıkmış AB'nin nasıl bir gelecek beklediğini göstermektedir. AB için vizyonlu bir gelecek ancak Türkiye ile mümkündür. Siyasi ekonomik konularda küresel rol almak isteyen AB bunu ancak Türkiye ile başarabilir. Bu nedenle vize serbestisi dahil tüm konular AB'nin Türkiye hakkında verdiği kararlar olmanın ötesine geçmekte ve kendi geleceği hakkında vereceği kararlara dönüşmektedir. Hükümetimiz reformlarla ilgili kararlılığını sürdürmektedir. Bunu milletimiz için ulusal çıkarlarımız için yapmaya devam ediyoruz. Subjektif olmayan ideolojik ön yargılardan arınmış bir AB ile görüşüyle her zaman uyum içinde olduk uyum içinde olmaya devam edeceğiz. Ancak AB'deki ön yargılarla donanmış bir bakış açısını da asla kabul etmiyoruz. AB'nin sadece Türkiye bakımından değil, kendisi açısından da geleceği açısından da hayırlı değildir. Bugün AB ile ilgili İngiltere'nin aldığı bir karar var. Bu aslında AB'ye uyarı niteliğindedir. AB gelecek vizyonunu gözden geçirmeli, bundan sonra alacağı kararlarda nerede hata yaptığını bir kez daha sorgulamalıdır. Türkiye yarım asrı geçen bir süredir AB üyeliği yolunda çalışmalarını sürdüren bir ülkedir. Üzerine düşeni fazlasıyla yapmıştır. Bundan sonra karar AB'nindir. İster Türkiye'nin birliğe girmesi yönünde irade kullanırlar isterse başka bir iradeyi tercih edebilirler. Karar onların Türkiye'nin alternatifleri her zaman vardır. Avrupa unutmasın fazla naz aşık usandırır. Türkiye bölgesinde Avrupa'nın değil Kafkasların Ortadoğu'nun teminatı olan bir ülkedir. Avrupa'ya bugün bölgede yaşanan tehditlerin ulaşmamasının, göçmen krizinin Avrupa'yı asgari düzeyde etkilemesinin en temel gerekçesi güçlü bir Türkiye'nin bölgede var olmasıdır.'

"FETÖ ile mücadelemiz devlet hainlerden temizleninceye kadar devam edecek"

'FETÖ ile mücadelemiz devlet hainlerden temizleninceye kadar devam edecek' diyen Yıldırım, 'Hukuk önünde hesabı sorulmadık tek bir hain kalmayacak. Millete yaşattıkları acıların, mağduriyetlerin hesabı sorulacak. Bu şeffaf olmayan kapalı örgüte karşı operasyon yapmanın ne kadar zor olduğunu biliyorsunuz. Hiçbir masumun zarar görmemesi için de gereken neyse onu yapacağız. FETÖ ile ilgili durumu bulunduğumuz tüm uluslar arası alanlarda dostlarımızla paylaşıyoruz. Bu örgütün sadece Türkiye için değil, herkes için tehlike olduğunu anlatıyoruz, anlatmaya devam edeceğiz. Son günlerde İslam İşbirliği Teşkilatı FETÖ' yü terör örgütü ilan etti. Daha şimdiden birçok ülke FETÖ ile ilgili okullarını kapatmaya başladılar. Bunları Türkiye Maarif Vakfına devretmeye başladılar. Terörle mücadeleye destek veren tüm dost ve kardeş ülkelere teşekkürlerimi sunuyorum. FETÖ, PKK, DEAŞ gibi tüm terör örgütleriyle mücadelemizde aynı kararlılıkla sürecek. Son dönemde PKK'ya ağır darbe vurduk. Çünkü PKK terör örgütü bölgede halkı canından bezdirdi. Güneydoğu'da esnaftan zorla, baskıyla, vergi adında şantaj paraları topluyor. Bölgeye yatırımları engellemeye çalışıyor. İş makinelerini yakıyordu. Okulları yakarak yavrularımızın eğitimini engelliyordu. Mahalle ve sokakları bombalarla doldurarak ateş çukurlarına çevirmişti. Bundan da en çok yöre halkı zarar görüyordu. Nice anneler evladını, evlatları anne ve babalarını kaybediyor, aileler huzura hasret kalıyordu. Ama herkes bilmelidir ki, hiçbir şey artık eskisi gibi değil asla olmayacak. Bölgede yaşayan Kürt kardeşlerimizin örgütün insafına asla terk etmeyeceğiz. Örgütün yöre halkı üzerinde kurduğu korku çemberini kırıyoruz, kırmaya devam edeceğiz. Kürt kardeşlerimizle bağlarımızı güçlendirecek, örgüte hak ettiği dersi vereceğiz. İyi niyetimizi kullanan PKK artık bizden asla müsamaha göremez. Kırsaldaki eylemlerini de bitirecek teröre ülkemizin hiçbir alanında yaşam hakkı vermeyeceğiz. Terör örgütüne destek veren belediyelerin yönetimlerini değiştirdik. Bundan sonra da aynı desteği veren bütün belediyeleri değiştirmekten asla tereddüt etmeyeceğiz. Böylece belediyelerden terör örgütüne akan paraları durdurmuş olduk. Bölgedeki aşiretler terörün bitmesi konusunda artık daha kararlı seslerini daha fazla yükseltmeye başladılar ve aşiretler sahaya indiler. Bir kez daha gördük ki vatandaşlarımızın PKK diye bir sorunu var. PKK'nın asla Kürtler diye bir sorunu yok. devlet vatandaş kaynaşmasıyla bu sorunun da üstesinden geleceğiz. Vatandaşlarımız tamamen devletinin yanındadır. Bugün artık yöre halkı terör örgütü PKK'ya alan açmamaktadır, prim vermemektedir. Terör mağduru bölgede yaşayan vatandaşlarımızın yanında olduğumuzu sonuna kadar yanında olmaya devam edeceğimizi bir kez daha ilan ediyorum. Bölgede bulunan mağdur kardeşlerimize minnettarlarımı iletiyor, teşekkür ediyorum. Terörün bölgede meydana getirdiği yıkımları ortadan kaldırmak için hükümetimiz canla başla çalışıyor. Daha şimdiden 36 bin yıkılan konutun yapılması için inşaatlara başladık. Alt yapıyı kanalizasyonlarıyla, suyuyla asfaltıyla kaldırımıyla yeniden yapmaya başladık. Bölgedeki Sur başta olmak üzere tarihi mekanlarımızı ihya etmek için hızlı bir şekilde çalışıyoruz. Bölgeyi zehirleyen, bölge gençlerini dağa götüren alçak örgütün bu planlarını da bozacak gençlerimizin daha güzel bir geleceğe hazırlanması için sosyal ve eğitim programlarımızı da süratle harekete geçiriyoruz' açıklamasında bulundu.

'FETÖ terör örgütünün hiçbir mensubu bizim AK Parti teşkilatımızın içinde yer alamaz, barınamaz'

Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:

'FETÖ terör örgütünün hiçbir mensubu bizim AK Parti teşkilatımızın içinde yer alamaz, barınamaz' diyen Yıldırım, 'Bu teşkilatta teröristlere hiçbir zaman yer olmadı ve asla olmayacak. Eğer sızmalar varsa onları da temizlemek konusunda zerre kadar tereddüdümüz olmasın. Bizde hiçbir partide olmayan istişare kültürü var. Partimizin kurulduğundan beri 25. İstişare toplantısını yapıyoruz. 15 yılda 25 toplantı. Sadece burada değil genel merkezde grubumuzda hiç çekinmeden istişarelerimizi önerilerimizi eleştirilerimizi rahatlıkla dile getiriyoruz. Teşkilata ilişkin soruları, sorunları dile getireceğimiz yer işte bu toplantılardır. Özellikle iki gün boyunca kendi meselelerimizi ele alacağız. AK Parti teşkilatlarına yönelik ithamları, sorgulamaları bu zeminde görüşecek, konuşacak ve dile getireceğiz. Çözümleri de burada birlikte üreteceğiz. FETÖ'cü teröristler varsa asla gözlerinin yaşına bakmayacağız. Bu konuda ne milletimizin ne de sizin asla tereddüdü olmasın.'

'FETÖ'cülerin mağdurluğunu ifade etmek, mağdur edebiyatı yapmak bir yandan da FETÖ terör örgütüne bilerek, bilmeyerek destek olmaktır'

Muhalefet temsilcilerinin çıkıp AK Parti'nin içişlerine yönelik ileri geri laflar ettiğini, değerlendirmeler yaptığını söyleyen Yıldırım, 'Siz AK Parti'yi bırakın da kendi partilerinize bakın. AK Parti istişarelerinde zaten eleştirisini de özeleştirisini de yapar. Siz kimin tarafında duruyorsunuz onun izahını yapın. FETÖ ile kol kola girenlerin FETÖ'nün avukatlığını yapanların FETÖ'nün sözcülüğünü yapanların mağdur edebiyatı yapanların bize söz söylemeye hakları da yok, hadleri de yok. Ana muhalefet partisi darbeyi bıraktı varsa yoksa mağdur edebiyatı yapıyor. Kardeşim küresel terör örgütü ne zamandan beri mağdur oldu? Hayatını veren 241 şehidimizin yakınları asıl mağdurdur. Gazilerimiz asıl mağdurlardır. O gece dünyayı zindan etmeye çalışan, demokrasiyi yok etmeye çalışan alçaklara karşı göğsünü süper eden 79 milyon asıl mağdurdur. Milletin mağduriyetini bir kenara bırakıp FETÖ'cülerin mağdurluğunu ifade etmek, mağdur edebiyatı yapmak bir yandan da FETÖ terör örgütüne bilerek, bilmeyerek destek olmaktır. Artık ana muhalefet partisi bu işte vazgeçsin. AK Partiyi itham ediyorlar AK Parti bu örgütle en önce mücadeleyi başlatan partidir. 17 Aralık bir paralel örgüttür diye Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız çıkıp bas bas bağırdığı zaman kanın son damlasına kadar bu örgütle mücadele edeceğim dediği zaman maalesef diğer siyasi partiler duymazdan geldiler. Aksine AK Partinin yolsuzlukları ört pas etmek için böyle bir yola başvurduğunu hep söylediler. Ben canlı şahidiyim arkadaşlar. 2014 yerel seçimlerinde İzmir'de Belediye Başkanlığı aday kampanyasını yürütürken FETÖ mensubunun ve FETÖ örgütünün o bacıları, ablaları, ağabeylerinin nasıl CHP ile beraber kendilerini parçalarcasına kampanya yaptıklarına, sandık başlarına tuttuklarına bire bir şahidim. Hatırlayın o günlerde Cumhuriyet Halk Partisi'nin bazı milletvekilleri açık açık FETÖ terör örgütü ile partisinin nasıl sıkı ilişki içerisinde olduğunu ifade ettiklerini ve bu nedenle partisiyle yollarını ayırdıklarını henüz unutmuş değiliz. Bizi FETÖ konusunda FETÖ ile en büyük mücadeleyi yapan FETÖ'den en fazla zarar gören AK Parti'ye laf edeceklerine kendi işlerine baksınlar ve orada gerekli FETÖ temizliğini yapsınlar' değerlendirmesinde bulundu.

'İntikam duygusu ile hareket etmeyeceğiz. Adalet ile hareket edeceğiz'

Başbakan Yıldırım, FETÖ örgütü ile mücadelenin sürdürüleceğine dikkat çekerek, 'Mücadele hemen bitecek bir mücadele değil çünkü önümüzde hiçbir ölçüsü hiç bir ilkesi olmayan tamamen kapalı, şeffaf olmayan bir örgüt var. Düşünün yıllarca yanında taşıdığı, nefes alış verişini bile takip eden bir komutanın en yakınındaki adam bir gün geliyor 'komutanım buraya kadar sizi tutukluyoruz' Böyle bir örgütten bahsediyoruz. O örgütle elbette ki mücadele çok kolay olmayacak bilmeden bazı yanlışlar da olabilir. Ne dedik başından beri dikkat edeceğiz. İntikam duygusu ile hareket etmeyeceğiz. Adalet ile hareket edeceğiz. Yanlış varsa da düzelteceğiz. Ben buradan vatandaşıma, iş alemine özellikle şunu söylemek istiyorum. Kendinizden eminseniz korkmayın eğer bu örgütle öyle veya böyle ilişki içerisinde girmemişseniz, Asla tereddüt etmeyin, korku yaşamayın. Size hiç bir şey olmaz. Örgütün bir amacı da iş dünyasını tedirgin etmek ekonomiye zarar vermek. Burada söylüyorum. Bankalara söylüyorum. İş çevresine söylüyorum. Bizim amacımız işletmeleri yok etmek değil, orada çalışan mağdurları perişan etmek değil, bizim amacımız eğer şirketlerde iş yerlerinde FETÖ ile ilişkisi olanlar varsa onları oradan çekip almak ve gerekli cezayı vermektir. Yoksa kişileri bırakıp kurumları cezalandırmak çok büyük haksızlık olacağı gibi bir anlamda kendi ayağımıza kurşun sıkmaktır. İş alemimizi ekonomimizi baltalamaktır. Savcılarımız, karar vericiler bu konuda özellikle dikkat etmek zorundadır. Bu işlemleri yaparken toptancı bir anlayışla değil, 'kılı kırk yararak' suçluyu suçsuzdan ayırarak karar vermeleri mutlaka gerekiyor. Adalet Bakanlığımızda bu işin takipçisi olmak durumunda' değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Yıldırım, 'Dış politika felsefemizin özü herkes için barış herkes için adalet. Türkiye önemli bir bölgede yer alıyor. Bu bölgede daha güçlü olmamız için dostluklarımız arttırmaya düşmanlıklarımızı azaltamaya devam edeceğiz. Türkiye'nin hukukunu korumak ve hukukumuzu hiç ama hiç kimseye çiğnetmemek en önemli vazifemizdir. Irak meselesi bize yabancı bir mesele değildir. Irak kardeşlerimizin meselesidir. Komşularımız Irak'ın geleceği, Suriye'nin geleceği, Ortadoğu'nun geleceği bu coğrafyanın ortak geleceğidir. Ayrıca kültürel coğrafyamızda yaşanan hiçbir zulme haksızlığa ve işgale kayıtsız kalmayız. Kültür coğrafyamızda kardeşlerimizin yaşadığı her acı bizimde acımızdır. Bugün 3 milyon Suriyeli kardeşimiz bizim misafirimizdir. Bu durum sözlerimizin samimiyetinin ve gerçekliğinin en güzel ispatıdır. Irak'ta yeni Kerbelalar yaşanmasını istemiyoruz. Hepimiz ehlibeyt aşığıyız. Kerbela'daki acıyı hala içimizde hissediyoruz. Hepimiz İslam'ın şerefi ile müşerref olmuş insanlarız. Müslümanız. Biz bu dünyadan ahirete gittiğimizde mezhebimizle yargılanmayacağız. Bizi bağlayan her tek şey var dinimizdir. Rabbimizdir. Peygamberimizdir. Gerisi teferruattır. Kimse mezhepleri öne çıkarmasın mezhepleri öne çıkarmak o bölge için yapılabilecek en büyük kötülüktür. O gün Irak'ta yapılamaya çalışılan maalesef bir mezhep savaşının kapısını aralamaktır. Türkiye olarak biz buna dikkat çekiyoruz" diye konuştu.

"Sabırla, kararlılıkla Irak hükümeti ile ilişkilerimizi kardeşçe sürdürmeye devam ediyoruz"

"Bizim Irak'ın toprak bütünlüğüne, Irak'ın devletinin parçalanmasına, bölünmesine yönelik asla ve asla bir düşüncemiz olamaz" ifadesini kullanan Yıldırım, "Yıllardır PKK terör örgütünün Irak topraklarında barınmasına rağmen oradan yaptığı eylemlerle canımızı yakmasına rağmen sabırla kararlılıkla Irak hükümeti ile ilişkilerimizi kardeşçe sürmeye devam ediyoruz. Ancak son günlerde bir takım yönlendirmelerle, telkinlerle Türkiye'ye karşı kışkırtıcı beyanatlarla Bağdat hükümeti maalesef çok büyük yanlış yapıyor ancak Türkiye olarak biz buna aldırış edecek değiliz. Kimse bizim bölgeyle işimiz olmayacağını söyleyemez, sonuna kadar Türkiye orada güvenliğini tehdit eden bölgede mezhep savaşlarına kapı aralayan her türlü hareketi engellemek için var olmaya devam edecektir. Başika kampımızdaki askerlerimizin oradaki görevi bölgedeki sivilleri eğitmek ve olası bir terör hareketine karşı DEAŞ'e karşı mezhepsel bir çatışmaya karşı hazır hale getirmektir. Türkiye bu işin içinde olmayacak diyenler bir kez daha yanılmışlardır. Türkiye'nin eğittiği 'Ninova mücahitleri' bugün Musul'da DEAŞ'a karşı ön saflarda yerini almıştır. Gerektiğinde Türkiye hava unsurları ile koalisyon güçleri içerisinde de göreve hazırdır' değerlendirmesinde bulundu.

'Kardeş kanı dökülmesin istiyoruz"

Başbakan Yıldırım, Irak'ın Müslüman halkının mezhep çatışmasına sürüklenmesinin yaşanabilecek en büyük felaket olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

'Terör bütün insanlığı tehdit eder hale geldi, Terör Irak ve Suriye topraklarında ülkemize de büyük bir tehdit oluşturuyor. Onun için Güney sınırlarımızı Suriye'deki güney sınırlarımızı güvence altına almak ve DEAŞ'ın ülkemize saldırılarını, roket, füze saldırılarını önlemek, bölgede yaşayan halkımızın can ve mal güvenliğini sağlamak için bildiğiniz gibi 'Fırat Kalkanı Operasyonu'nu başlattık. 50 günü geçti 56'ncı, 57'nci güne geldi. Şu ana kadar bin 270 kilometre kare alan terör unsurlarında temizlendi. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) öncülüğünde bu temizlik harekatı gerçekleşti. Bizim silahlı kuvvetlerimiz gerek lojistik desteği sağladı. Bu temizlik harekatı yeterli güvenli alan oluşturuluncaya kadar devam edecek. Takriben 5 bin kilometrekarelik bir alan bütün terör unsurlarından temizlenecek. Irak'ta Suriye'de istikrarın sağlanması DEAŞ'tan, PYD'den, YPG'den, PKK'dan bölgenin temizlenmesi ve buradan ülkemize sızmaların önlenmesi için gerek her türlü tedbiri aldık. Almaya devam ediyoruz. Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünde yana olduğumuzu her fırsatta her zeminde dile getiriyoruz. Coğrafyamızda kan ve gözyaşı artık sona ersin istiyoruz. Kardeş kanı dökülmesin istiyoruz. Coğrafyamızın 2'inci dünya savaşından sonrasında olduğu gibi parsel parsel yeniden bölünüp parçalanmasını istemiyoruz. Başika'da DEAŞ'e karşı bu zamana kadar etkin bir mücadele sürdürüldü. Başika kampındaki askerlerimizi bölgede eğitim veriyor. Burayı Irak topraklarından ülkemize yönelecek terör saldırılarını önlemek açısından çok önemli görüyoruz. Biz bu kampı boşaltırsak ülkemize yönelik terör saldırılarının da önünü açmış olacağız. Terör örgütlerinin başkasına yaramayacak bu talebi asla ve asla dikkate almayacağız. Aynı şekilde 'Fırat Kalkanı' ifade ettiğim gibi tüm hızıyla devam ediyor. İnşallah DEAŞ örgütünü hem Suriye'de hem Irak'ta temizlemek için koalisyon güçleri ile bir yandan, bir yandan kendi imkan ve kabiliyetimizle sürdürüyoruz.'

"Operasyonlar hem yurt içinde hem yurt dışında tüm hızıyla devam edecek, ta ki milletimiz huzur ve güven içinde oluncaya kadar"

Cerablus'ta hayatın normale döndüğünün altını çizen Yıldırım, 'Binlerce insan geldi. Evlerine, köylerine yerleşti. Okullar, hastaneler açıldı, dükkanlar açıldı. Cerablus'un ardından Rai ve Dabık'ta terörden temizlendi. Dabık üzerinde büyük bir efsane süregeliyordu ama orada yapılan akıllıca bir planlama ile çok kolay bir şekilde kayıp vermeden orası da terör unsurların temizlendi. Operasyonlar hem yurt içinde hem yurt dışında tüm hızıyla devam edecek ta ki milletimiz huzur ve güven içinde oluncaya kadar' açıklamasında bulundu.

"2017'de bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 1.9 civarında olacak, 2017 bütçesinde yine en büyük payı eğitime ayırdık"

2017 bütçesini TBMM'ye sunduklarını hatırlatan Başbakan Yıldırım, 2017 bütçesinin hazırlanan 15'inci bütçe olduğunu kaydetti. Yıldırım, 'Bütçenin merkezinde insan var. Yatırım var. Önümüzdeki dönemde mali disiplini de kararlılıkla sürdüreceğiz. 2017'de bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 1.9 civarında olacak 2017 bütçesinde yine en büyük payı eğitime ayırdık. Bütçenin yüzde 22 si yani 122 milyar lira eğitimin hatırlayın 2002'de bu sadece 11 milyardı. 11 milyardan 122 milyara 10 katından fazla' ifadelerini kullandı.