Geçen cumartesi ve ardından pazartesi günleri iki önemli toplantı organizasyonu Samsun’da gerçekleştirildi.
Bunlardan ilki Samsun Barosu’nun düzenlediği ve Prof.Dr.Ergun Özbudun, Prof.Dr. Serap Yazıcı’nın katılımıyla gerçekleştirilen Türkiye nin Yeni Anayasa Arayışı konulu paneldi. İki bildik ismi bu defa yakından izleme şansı bulduk. Türkiye’de yeni anayasa tartışması sürecinde iktidar partisinin öne sürdüğü bu iki değerli akademisyen o zamanlar açıklamalarıyla ve çalışmalarıyla pek çok kesimden tepki toplamış, yine belli bir kesim tarafından da destek görmüştü. Darbe döneminden kalan bir Anayasayı düzeltmek için yola çıkılmasından öte iktidarın huyuna suyuna uygun bir anayasa dayatmasıyla karşı karşıya kalınacağı ve sistemle ilgili kabul edilemez değişiklikler yapılacağı kaygısı o zaman tepkilerin odaklandığı noktalardı. Nihayetinde yeni anayasa yapılması ihtimali, yakın gözükmediğinden yerine eski anayasada bazı değişikliklere gidilerek “ Yetmez ama, evet!” denerek o dönem kapandı. Cumartesi günkü toplantıya giderken bu iki akademisyenle ilgili düşüncem, geçmişte olduğu gibi hararetli yeni anayasa savunuculuğu yapacakları şeklindeydi.
Yanılmışım.
Bu defa her ikisi de Türkiye’nin bugün yeni bir anayasaya değil öncelikle hukuk devleti olmaya ihtiyacı olduğunu üzerine basa basa Türkiye’de yaşanmış örneklerle açıkça ifade ettiler. Özgürlüklerin kısıtlandığı, temel hakların ihlal edildiği ve hukukun işletilmediği bir ortamda yeni anayasa tartışmalarının anlamsızlığını vurguladılar.

Diğer toplantı ise Çernobil ve Sağlık paneliydi. Türk Mimar Mühendisler Odası, Elektrik Mühendisleri Odası, Kamu Emekçileri Sendikası ve Atakum Kent Konseyi tarafından düzenlenen etkinliğe Japonya, Almanya, Rusya ve ülkemizden kendi alanlarında uzman konuklar katıldı. Benzer toplantılardan farklı olarak yabancı konukları kendi ülkeleriyle ilgili sunumları ve Sinop ve Mersin’de kurulması düşünülen nükleer santrallerle ilgili uyarıları dikkat çekiciydi. Özellikle Almanya ve Japonya’nın kapatılan santrallerle adeta nükleer çöplüklere dönüştüğünü gösteren haritalar sanırım herkesi çok şaşırtmıştır.
Hemen bitişiğimizdeki doğal güzellikleri göz kamaştıran Türkiye’nin en mutlu kentlerinden biri olan Sinop’tan başlayarak aynı kadere doğru sürüklenmek, akıl alır gibi değil.
Nükleer enerjiyi kullanan, bu teknolojiyi geliştiren ülkeler, artık nükleer enerjiyi kullanmaktan vazgeçerken Türkiye kuzeyinde ve güneyinde iki santral kararı alarak dünyanın, aklın, bilimin zıddı davranış sergilemeye devam ediyor.
Her zaman olduğu gibi kendi sesine kulak asmadan,
Ve her fırsatta onu bastırmaya çalışarak.