Cumhuriyetin daha ilk yıllarında İslamcılar sistemden dışlanmış, hatta takibata uğramışlardır.

Cumhuriyet öncesinde(1921) ve sonrasında(1924) yapılmış iki anayasada da devletin dini 'İSLAM' olarak kabul edilmişti. Bu iki anayasa da Cumhuriyetin kurucu kadrosunun lideri Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde yapılmıştı.

Daha sonraları, 'devletin dini İslamdır' cümlesi kaldırılınca işler değişmiş, artık ülke yönetiminde ve kurumların dizaynında İslam,referans olmaktan çıkarılmıştır.

Bu durum ciddi travmalara sebep olmuştur.

Cumhuriyet ile halk arasında ciddi kırılmalar yaşandı.

İslamcı aydınların bir kısmı, sistem tarafından dışlanırlarken; diğer bir kısmı da sisteme küserek kendiliğinden uzaklaşmıştır.

Hatırı sayılır kentli ve köylü özellikle devletin eğitim kurumlarını boykot etmiştir.

Bu boykot, Müslümanları devletten uzaklaştırmakla birlikte cahil de bırakmıştır.

Devletten uzak kalanlar, onun işleyişinden ve de eğitiminden habersiz olmuşlardır.

Günümüz Türkiye'sinde yaşanmakta olan İslamcı aydın kaosu, bunun en önemli sonuçları olmaktadır.

'İslamcı aydın kaosu' kavramını bilinçli kullanıyoruz.

Ülkemizin en ciddi sorunlarının tartışıldığı günümüzde gerek ilahiyat ve gerekse diğer fakültelerden hiç ses çıkmakta mıdır?

Hepimiz bir bakalım: İlahiyatçılarımız televizyonlarda neleri tartışıyorlar?

Ve tüm akademisyenlere bakalım: Türkiye gerek bölgesel ve gerekse uluslararası düzlemlerde birçok sıkıntılarla karşı karşıya gelmesine rağmen İslamcı aydınlarımızve diğerleri konuşuyorlar mı?

Ya milliyetçi, halkçı ve muhafazakar aydınlarımıza ne oluyor?

Hükümetler doğru yapıyorlarsa yanlarında olduklarını söylemeleri, yanlış yapıyorlarsa da alternatiflerini ortaya koymaları gerekmez mi? Bu kadarcık sorumlulukları yok mudur?

Üzerlerine ölü toprağı serpilmişçesine herkes susmaktadır. Özellikle İslamcı aydınlarımızın konuşma vakti olduğuna inanıyoruz. İslamcı aydınlarımız, içinde bulundukları kaostan sıyrılmalıdırlar.

BUGÜN DEĞİLSE NE ZAMAN? Selam ve sevgi ile…