Cumhuriyet kültürümüz övme ve yerme temeli üzerinde bina edilmiştir.

Övdüğümüz ya da yerdiğimiz insanları niçin övdüğümüzün ve yerdiğimizin cevabı pek olmaz.

Yetişen nesiller, bu şartlanmışlıkla yetiştikleri için de pek sağlıklı düşünemiyor.

Merhum Akif, ölüm yıldönümü nedeniyle birçok yerde törenler yapılarak övülecek ama, şiirleri baz alınarak düşüncesi anlatılmayacaktır.

Merhum Akif, 1873 yılında İstanbul'un Fatih İlçesi'nde Arnavut asıllı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş; 27 Aralık 1936 yılında İstanbul Beyoğlu'nda bir dostunun konutu olan Mısır Apartmanı'nda vefat etmiştir.

Çocuklarımız,İstiklal Marşımızın yazarı olarak övdüğümüz Akif'in fikir dünyasından, hatta yazdığı marşımızdan anlama adına ne kadar haberdardır?

En zor zamanda yazılmış marşımızı günümüze taşıyamayan, daha doğrusu güncelleyemeyen çocuklarımız için 'İstiklal Marşımızı anlıyor' diyebilir miyiz?

Yeniden İstiklal Savaşı veren bu memleketin çocukları, İstiklal Marşımızı yeniden anlamaya çalışmalıdır.

Nutukları bırakalım. Akif'in dünyasına girip onu dinlemeye ve anlamaya çalışalım.

'Doğduk, yaşamak yok size! derlerdi beşikten;
Dünyayı mezarlık bilerek indik eşikten! '

Diyen merhum Akif'i iyi anlatmamız gerekir:

'Fakat, sen öyle değilsin: Senin yanar ciğerin::

' VATAN' deyip öleceksin semada olsa yerin.'

'Nasıl tahammül eder hür olan esaretine?

Kör olsun ağlamayan, ey vatan, felaketine!'

'Kaplamış yurdumun afakını, madem, şüheda…

Varsın olsun kalanın uğruna Asım da feda.'

'Hem gaza, hem de şehadet, ne saadet bu!' derim.

Ciğerim yansa da söndürmek için cehd ederim' diyen Akif'in dünyasını günümüz nesillerinin belleklerine taşıyamazsak onu anladığımızı söyleyemeyiz.

Allah'tan rahmet dileğiyle selam ve sevgiler…