Bir acayip felaketler, tedbirler ülkesiyizdir.

Önlem almayı genel de felaketlerin ardına bırakırız.

Bu arada canımız yanar, insanımızın kaybıyla kahroluruz.

Bunun örnekleri öylesine çok ki.

Yangın çıkar canlarımızı kaybeder, yönetmelikler değişir.
Üst geçidi olmayan yer de acı bir trafik kazası bir ailenin evine ateş düşürür.
Akabinde oraya üst geçit yapılmaya başlanır.

Ama ne giden canlar geri gelir.
Ne de yüreklerinde bu acıyı taşıyan insanlar kayıplarını unuturlar.
Son dönemler de doğada günü birlik geziler yapıyorum.

Ve bu gezi tecrübelerimizi sizinle paylaşmaya çalışıyorum.

Samsun'umuzun göz bebeği Nebiyan dağını önceden ziyaret etmiştik.

19 Mayıs ilçemizde doğa harikası bölgeye ilgi revaçta.

Tadı damağımız da kalmış ki geçtiğimiz günlerde rotamız yine orasıydı.

1224 metre rakımıyla Nebiyan zirve bölgenin en yüksek yeri.

Zirveden kuzey de Karadeniz, Kızılırmak deltası, 19 Mayıs ilçesi.
Batıda Bafra ve Kızılırmak vadisi, doğuda Kocadağ'ı görebiliyorsunuz.
Dört tarafınızda irili ufaklı tepeler, dağlar…
Zirveye ormanlar arasında bir saatlik yürüyüşle ulaşabiliyorsunuz.

Her mevsim farklı renge bürünen bölge ruha öyle bir dinginlik veriyor ki…
Kendinizi doğanın fısıltısına kaptırıyorsunuz.

Soğuk havaya rağmen ikinci kez tırmandığım zirve de; ülkemizin dört bir köşesinden gelen üniversiteli çocuklarımızla karşılaşmak bizleri daha da mutlu etti.
Doğayı resimlemek için yarışa giren gençlerimizin heyecanı gerçekten görülmeye değerdi.
Peki…

Madem doğa harikası, turistik olarak değerlendirilebilecek, hem de bölge insanına katkı sağlayacak güzelliklere sahibiz.
Böylesine bir yer de yaşanabilecek olası tehlikeler ve alınması gerekli tedbirlerle ilgili kendimizi ne kadar sorumlu hissediyoruz acaba?
Nebiyan'da Allah muhafaza, istenmeyen bir durum elbette ki hepimizi çok üzer.
Bugüne kadar böyle bir olayın yaşanmaması bundan sonra yaşanmayacağı anlamına gelmez.
Zirvenin dört bir tarafı uçurum, zeminin de kayalık olması ki olumsuz bir durumu insan düşünmek dahi istemiyor. Buna yangın gözetleme kulesi olarak inşa edilen ama şuan yıkık durumda ki yapının yarattığı harabe görüntü de eklenince bazı paylaşımları yapma gereği duydum.
Yaşamda en kutsal şey tabii ki insan hayatı; zirveden düşen kişiye ulaşmanın zorluğu dahi söz konusu iken alınacak önlemlerin asla göz ardı edilmeyeceğini düşünüyorum.
Tedbirden önlemden bahsederken de, zirveye tırmanışların yasaklanmasını, basit, kolaycı ve sorumluluklardan kaçmak anlamına geleceğini de belirtmeden geçemeyeceğim.
Bilakis Nebiyan daha fazla insanı çekebilecek hale getirilmeli.

Zirveye çıkışları kolaylaştırmak için özellikle son yirmi metreye dar ama sağlıklı demir basamaklarla çıkış kesinlikle rahatlatılmalı.

Zirve öylesine tehlike saçıyor ki, zirvedeki kayaların etrafı demir korkuluklarla çevrilerek olası düşme tehlikesinin önüne geçilmeli.
Bu vesileyle zirve modern bir seyir terasına da kavuşmuş olur.
Bayrağımız yıkıntılar arasındaki eğrelti birkaç demire bağlanmış, çok üzücü…

Bölgenin en yüksek noktasına dikilecek bayrak direğiyle adıyla şanıyla ay yıldızlı bayrağımız da özgürce dalgalansa ne kadar güzel olur değil mi?

Unutmayalım sorumluluk hepimiz de…

Bu defa felaket vuku bulmadan tedbirimizi alalım.
Dilerim sesimiz ilgili yerlere ulaşır.