Türkiye'nin kalbi İstanbul'un şahsında her yerde demokrasi ve milli irade heyecanıyla coştu.
Ülkemiz adeta yeniden doğdu. Milletimiz adeta istiklal savaşını yeniden başlattı.
Sanki her meydanda ve sokakta 23 Nisan 1920 heyecanı vardı.
Aynısı olmasa bile 23 Nisan'ın küllenmişinin silkelenmesinden başka bir şey değildi.
Yalnız arada bir fark vardı:
23 Nisan 1920 tarihinde milletin iradesine karşı koyanlar İngiliz , Fransız ve Yunan üniformalılardı.
O gün bu üniformaların içi de dışı da birdi. Yani içi İngiliz, Fransız ve Yunan, dışı da aynıydı.
Bugün ise milli irade engelleyicilerinin ve gaspçılarının içi farklı dışı farklıydı.
Dış üniforma milletimizin, fakat içindeki ise belirsizdi. Ama yaptıkları İngiliz, Fransız ve Yunanlı ile aynıydı.
O zaman millete kurşun sıkanların silahlarının üzerinde Made in ABD, Fransa ve İngiltere yazarken, şu an bize kurşun sıkan silahların üzerinde Made in Türkiye yazıyordu.
Paralarını da milletimiz ödemişti.
Milletimizi derinden üzen de budur.
Nöbetimizi artık güvenilir güvenlik güçlerimize devrediyoruz.
Analarına, babalarına, kardeşlerine, bacılarına, abi ve ablalarına, komşusuna ve de arkadaşına kurşun sıkmayacak güvenlik görevlilerimize devrediyoruz. Taşıdıkları silahların ve giydikleri üniformaların parasını bu millet ödemiştir. Helal süt emmiş bu güvenlik görevlilerimize nöbetimizi devrediyoruz.
İşte dün İstanbul merkez olmak üzere tüm vilayetlerimizde yapılan nöbet devir teslim törenlerinin ülkemize hayırlar, şehitlerimize rahmetler ve gazilerimize de acil şifalar getirmesine vesile olması dileğiyle selam ve sevgiler…