Türkiye'nin uluslararası turizm pastasından hatırı sayılır bir pay aldığı dönemler, 1990'larla başlayıp 2015'e kadar uzanan yıllardır.

Rahmetli Özal'ın başbakanlığı döneminde, bilhassa tesisleşme ve havalimanlarının standartları yönünden Türk turizmine çok büyük yatırımlar yapıldı. Aynı dönemde Akdeniz kuşağında yer alan Yunanistan, İtalya, İspanya ve Fransa gibi turizm ülkeleri, hem betonlaşma hem de tesislerin eskimesi sorunları yaşamaya başlamıştı. Haliyle Türk turizmi; o yıllarda, yepyeni tesisleri, keşfedilmeyi bekleyen turizm zenginlikleri ve ucuz tatil olanakları ile bir anda atak yapmayı başardı.

Daha önce Türkiye deyince sadece İstanbul'u bilen yabancı turistler, hızla Antalya, Muğla, Aydın ve İzmir sahillerini keşfetmeye koyuldu. Almanya, Hollanda, İngiltere ve Kuzey Avrupa gibi güneşe hasret ülkelerin insanları sahillerimizi çok sevdi.

Turizmin gerek istihdam gerekse ekonomik girdi anlamında ne büyük nimet olduğu anlaşılınca, 90'lı ve 2000'li yıllar boyunca turizm sektörüne sürekli yeni yatırımlar yapıldı. Sadece sahil kentlerimiz değil, Kapadokya yöresi, Karadeniz yaylaları gibi yeni bölgeler de turizmden nasiplerini almaya başladı. Batı Avrupalı turistlerin yanı sıra 2000'li yıllardan itibaren önce Rus sonra Arap turistler Türk turizminin velinimeti haline geldi.

2015'ten itibaren artan terör dalgası, 15 Temmuz darbe girişimi ve Suriye'deki iç savaşın yansımaları gibi nedenlerle acı bir fren gelse de turizm sektörü, yaklaşık 25 yıldır Türk ekonomisinin can damarları arasında gösteriliyor.

***

Samsun, 1980 öncesi dönemde Türkiye'nin birçok alanda önde gelen şehirleri arasında gösteriliyordu. Tarımda öncüydü, sanayi sektöründe özellikle kamu yatırımları geliyordu, deniz-kara-hava-demiryolu ağı bakımından tüm Türkiye'ye entegreydi. Ancak Türkiye'nin yüksek büyüme trendi yakaladığı 1984 ve takip eden 15 yıllık periyodu, fena halde ıskaladık. Kocaeli, Antalya, Gaziantep, Bursa gibi şehirler, bu dönemde büyük atak yaparak bizi solladı geçti. 2000'li yıllarda ise bu defa Konya, Kayseri, Eskişehir gibi şehirler depara kalktı, biz biraz kıpırdasak da onların hızına erişemedik.

90'larda otoyollar, 2000'lerde hızlı trenler yapılırken; biz hep güzergah dışında kaldık. Kalkınmada öncelikli vilayetler kulübüne alınmayınca; ne özel sektör ne de kamu yatırımları uğramadı buralara. İstihdam ve üretim konusunda sıradanlaştık, özellikli bir kent olamadık.

Tüm sektörler gibi turizm yatırımları konusunda da performansımız düşük kaldı. Karadeniz yaylaları, Arap turistlerin cenneti haline gelirken, Akdeniz kıyılarını Ruslar abat ederken, Kapadokya ve Ege sahil şehirlerinde Batılı turistler döviz saçarken, bizim Büyük Otelden başka beş yıldızlı bir otelimiz bile yoktu.

***

Samsun'un turizm konusundaki yatırım eksikliklerini gidermek için son yıllarda büyük çabalar gösterildiğini kimse inkar edemez. Özellikle dört merkez ilçemizde birbiri ardına kaliteli oteller açılarak konaklamadaki zaaflarımız büyük ölçüde giderildi.

Son zamanlarda biraz da yayla ve göl turizminden çok ciddi gelirler elde eden Trabzon'a öykünerek, Ayvacık Baraj Gölü ve Vezirköprü Kanyonu'na turist çekilmeye gayret ediliyor.

Kızılırmak deltasındaki kuş cenneti, özenle koruma altına alındı, tesisler kuruldu, turizm yolları yapıldı, uluslararası kuruluşlara akredite bir doğal sit alanı haline getirildi. Tanıtımı için de büyük efor sarf ediliyor. Samsun'un tüm caddelerine, meydanlarına kuşları tanıtan figürler konuyor.

Kente turist çekebilmek için çok önemli kaynaklar harcanarak ulusal çapta bir golf sahası elde edildi. Buraya elit turistlerin gelmesi ve Samsun ekonomisine döviz bırakması hayal edildi.

Terme Miliç, Alaçam mübadele müzesi, Samsun Kent Müzesi ve Tekkeköy Arkeoloji vadisi gibi lokal başarı elde eden düzenlemeler de alkışa değer...

Kayda değer bir çaba da Rusya'nın Krasnodar kenti ile kurulmaya çalışılan hava köprüsü... Diğer ekonomik faaliyetlerin yanı sıra turizm sektörünün de bu gayretlerden istifade etmesi amaçlanıyor belli ki...

Son yıllarda Yunanistan'dan Amerika'ya, dünyanın dört yanından birçok kardeş şehir edinmek ve bu kardeş şehirler ile karşılıklı faaliyetlere imza atmak, turizmde gösterilen çabaların bir başka yansıması değil mi?

İşitme engelli sporcuların katılımıyla Samsun'da düzenlenen olimpiyat oyunlarının amaçlarından birisi, turizm alanında kentin tanıtımını yapmak...

***

Turizmde kentin bir marka değeri kazanması ve turizm pastasında kayda değer bir pay alabilmesi için son yıllarda olağanüstü çaba harcanıyor.

Ancak bu çabaların karşılığının tam olarak alınabildiğini söylemek, çok kolay olmasa gerek...

Ne yazık ki yapılan onca yatırıma ve harcanan emeğe rağmen turizmde istenen atılımı yapabilmiş değiliz.

Bunun nedeni, belki biraz bu işi yeni öğrenmemiz... Tanıtım ve pazarlamada eksiğimiz var... Samsun halkı, turizm sektörüne profesyonel bakış kazanabilmiş değil... Belki yapılan yatırımların fizibilite noksanları da olabilir...

Ama asıl sebep galiba, son 2-3 yıl içinde Türk turizminin hızla kan kaybetmesi... Rus ve Avrupalı turist kaçarken, Arap turistlerin ilgisi azalmaya başlamışken, Türkiye'nin profesyonelleşmiş turizm cennetleri bile sinek avlarken; Samsun'un bu sektörde atılım yapmasını beklemek çok da mümkün değil...

Bütün iyi niyetli çabalara rağmen konjonktür Samsun'da turizm sektörünün gelişmesine hizmet etmekten uzak...

İnşallah Türkiye en kısa zamanda eski turizm cazibesini yeniden kazanırsa, bugün yapılan yatırımlar karşılığını bulmaya başlar...

***

O vakte kadar beklemeli miyiz? Elbette hayır... Yapılacak işler var, ama bu konuda önerilerimizi dile getirmek için başka bir makale kaleme almamız gerekiyor.

Havalimanına ikinci pistten başlamaya ne dersiniz? Turizm şehri olma iddiasındaki bir kentin havalimanı, aylarca kapalı kalır mı arkadaş?