Geçen hafta yazmıştım gadaşum, "Ben Samsunspor'un ruhuyum" diye... Adım Şeref... Yensek de yenilsek de Şeref hep seninle!

***

Dediğim gibi, daha evvel fark etmemiş olabilirsiniz. Beni görmek için dikkatli olmak gerek... Artizlikle işimiz olmadığı için beni ilk bakışta çıkartamazsınız da!

***

19 Mayıs Stadına giden kaldırımda köfte ekmek satan adam vardı hani...

Bir saniyenin bile kıymetli olduğu anlarda taca çıkan topu jet gibi bizimkilere atan top toplayıcı çocuk...

Kale arkasına yatmış, Samsunspor'un golünü çekmek için eli deklanşörde bekleyen gasteci abi...

Açık tribün kapısının önünde kırmızı beyaz kaşkol satıcısı...

Maç başlarken stat hoparlöründe bizim topçulara oley çektiren spiker...

"Kapalı beyaz!" diye bağırtan açıktaki amigo...

Hemen arka sırada hakeme iyi dileklerini ileten yırtık sesli taraftar...

Hepsi bendim, ben...

***

Mekanımı sorarsanız... Ben hala eski 19 Mayıs Stadındayım gadaşum. Tekkeköy'deki yeni stada alışamadım da!

Maç günleri atlıyorum Tekkeköy dolmuşuna, gidiyorum yeni stada... Aslında Belediye Reisi, tramvayla bedava taşıyor taraftarı maça... İyi bi şey... Ama ben kendime yakıştırıp da bedavacılık yapamıyorum işte... Neyse ücreti, veriyorumm dolmuşçuya. O da nasiplensin...

Böylesi Samsunspor'un şerefine daha münasip düşer aslanum.

***

Eski stat yakında yıkılacakmış... O vakte kadar ben, hatıralarımla baş başa, eski 19 Mayıs stadını bekleyeceğim.

Burada o kadar çok ağladım ve o kadar çok güldüm ki, terk edip gidemiyorum.

Bu stadın çimlerinde Tanju'nun, Savaş'ın, Ertuğrul'un, Tomiç'in, Muzaffer'in, Mete'nin, Jovanovski'nin, Rıfat'ın, Kel Zafer'in, kaleci Fatih'in, Timofte'nin ve daha nicelerinin krampon izleri duruyor.

"Samsunspor'um benim, biricik sevgilim, söyle senden başka kimim var benim?" şarkısını söyleyen on binlerin sesleri yankılanıyor kulaklarımda hala...

"Gooool!" diye bağıran taraftarın candan yükselen sevinç çığlığını duyuyorum gözlerimi kapatınca...

Yıkılınca ne olur bilmem... Kalır mı o sesler? Hatıralar? Gözyaşlarının damladığı yerlerdeki izler?

Bakıp göreceğiz aslanum... Acı tatlı hatıralar silinip giderse, belki o vakit, yeni 19 Mayıs Stadyumunu mesken tutarız.

Oralarda sanayinin baca dumanından kanser olup gitmezsek tabii!

***

Hiç kıvırmadan söyleyelim gadaşum: Adının iki olduğuna bakmayın, biz düpedüz üçüncü ligdeyiz...

Bu kadar borçla üçüncü kümeye yuvarlanmak, felaketten beter aslında... Allah'tan Uyanık Başkan kolları sıvadı, Yılport da elini taşın altına soktu da tamamen yok olup gitme tehlikesi savuşturulmuş oldu. Allah razı olsun da!

***

Bundan sonra ne olur, derseniz... Biz Samsunspor'uz aslanum! Buralarda kalıcı değiliz! 3-5 seneye kalmaz Süper Ligi kasıp kavurmaya başlarız.

Alt yapıdan yetenekli gençler çıkacak. Yurt dışından yıldız adayları gelecek. İsmail Uyanık, takımı kolej havasına sokacak.

Bu gençler oynadıkça gelişecek. Onlar geliştikçe Samsunspor eski parlak günlerine dönecek...

Gözlerinizi kapatın ve hayal edin ulusal gazetelerin manşetlerini: Süper lige çıktığımız sene yazacaklar, "Efsane geri döndü!" diye...

İstanbul'un üç büyükleri de Karadeniz'in fırtınası da Kırmızı Şimşeklerin önünde diz çökecekler! Tabii o vakte kadar borç denizinde boğulmazlarsa!

Yeterince göz yaşı döktük... Sevineceğimiz günler de gelecek elbet...

***

Samsun'da her şey bitebilir...

Fuar bitti, Konak sineması bitti, tütün bitti, o bitti, bu bitti...

Yarın başka şeyler de bitebilir...

Ama Samsun'da bitmeyecek tek şey, Atatürk'ün şaha kalkmış atın üstündeki heykeli olacak...

Ve o heykeli arması yapan Samsunspor da hiç bitmeyecek... Çünkü Samsunluların Atatürk'e ve Samsunspor'a olan sevgileri asla tükenmeyecek...

"Şeref sözü" aslanum! Samsunspor'un Şeref'i da!