Geçenlerde birincisi yapılmış bu sempozyum geleneği, geçmişimizi gelecekle birleştiren ve bütünleştiren bir çalışma olması açısından fevkalade örnek bir çalışmadır.

Ömürlerini hayra adamışları tanıtmayı amaçlayan bu sempozyum geleneğinin başını İlahiyat Eğitim Derneğinin yöneticisi genç Akademisyen Do. Dr. Sayın Salih KESGİN Bey ile Samsun'da faaliyet gösteren bazı sivil toplum kuruluşları, İlahiyat Fakültesi Dekanlığı ve İLKADIM Belediyesi çekmektedir.

Samsun'un Manevi Mimarları Sempozyumlarının devam etmesinin gereğine inanıyoruz.

Birinci sempozyumda hayırda bir marka kabul edilen merhum Ali Rıza Öztürk çeşitli yönlerle tanıtılmıştır.

İkinci Sempozyumda ise eski Samsun vaizlerinden Hacı Hafız Efendi(oğlu Zekeriya Yazıcı tarafından), Samsun İmam Hatip Lisesi eski Md. Remzi Yavuz(Şükrü Öztürk tarafından), Açıkbaş Ömer Efendi Hayatı ve İrşad Çalışmaları(Doç. Dr. Hikmet Atan tarafından), Halil Ayhan Hayatı ve Musiki Yönü(Dr. Hayrettin Öztürk tarafından), Kore İmamı Zubeyir Koç Hayatı ve Hizmetleri(İbrahim Acar tarafından), İskander Fevzi Sevük Hayatı, Eserleri ve Tefsir Metodu(Dr. Hayrettin Öztürk tarafından) anlatılmışlardır.

Yukarıda adlarını verdiğimiz bu değerli insanlar, çevrelerine ebediyen unutulamayacak ve her zaman Müminlerin dualarında yer alacak hizmetler yapmışlardır.

Ancak bizim bu sempozyumlarla ilgili iki tavsiyemiz olacaktır:

Birincisi bunların belli zaman aralıklarla devam ettirilmesidir. Bunlar topluma taze kan olduğu kadar bereket ve kardeşlik de getirir.

İkincisi ise sempozyumların yoğunluklarını azaltmak ve süreyi biraz kısa tutmaktır.

Örneğin, son sempozyumda altı kişinin hayatı konu edinilmiştir. Oysa vakit olsaydı tanıtım içeriklerinde çevrelerindeki insanlar da konuşturulur ve çevrelerince nasıl algılandıkları ortaya çıkar, dinleyenleri etkilerdi.

Örneğin; merhum Sami Efendi ile ilgili bir anım vakıflarda para ile çalışmamı engellemiştir: Cezaevinden çıkım Artvin'deki gözetimim de bittikten sonra işsiz olarak Samsun'a döndüm.

Merhum Ali Rıza Öztürk İslam Vakfı'nın Başkanı olup bana Vakf'ın Müdürlüğünü teklif etmiştir. Eşim öğretmen olsa bile ben işsizim. Bu ara ben Sami Efendi'nin hayatını okudum. Bir yerinde vakıflardan emekli olduğunu ve muhtemel hak geçmiş olabileceğini düşünerek emekli olduktan sonra iki yıl bedava çalıştığını okudum. İşte beni ömür boyu para ile vakıflarda ve derneklerde çalışmamı engelleyen uygulama budur. Ve Vakf'ın müdürlüğünü kabul etmedim. Bu nedenle bu insanları daha iyi tanıyabilmek için daha çok zamana ihtiyaç olduğuna inanıyoruz Emeği geçen herkese minnet ve şükranlarımızı arzediyoruz. Selam ve sevgiler…