İmkanlar oranında hafta içi her gün yazmaya çalışıyoruz.
Bu kadar yoğunluğun yaşandığı bir ülkede inanıyorum ki, hiçbir yazar konu sıkıntısı çekmez ve bizler de çekmiyoruz.
Yazdıklarımızın tamamı sayın okuyucularımız tarafından benimsenmeyebilir. Zaten böyle bir iddiamız da yoktur.
İnsanların inançları ve düşünceleri farklı yaratılmış olduğuna inanıyoruz. Bu inancımızdır ki, insanların farklı düşüncelerine ve inançlarına toleranslı yaklaşıyoruz. Bu nedenledir ki, edebiyle eleştirenlere saygı duyuyor ve gereğini yapmaya çalışıyoruz. Böylelerine teşekkür borçluyuz.
Birçok örneklerden biri de sanayide Depocu Aslan adıyla tanınmış bir okuyucumuzdur.
Sayın okuyucumuz sanayide işini yaparken gazeteyi baştan sona dikkatle takip eder, okur ve gereken eleştirileri de yapar. Daha doğrusu uyarıları yapar.
Diyor ki, “hocam, bazen çok genel yazıyor ve asıl dokunulması gereken kişi ve işlere dokunmuyorsun. O zaman ben de sizi okumaktan sıkılıyorum. Sağlığı ve kötü alışkanlıkları yazmıyorsun. Bu konuları daha açık bir şekilde yazmanı istiyorum.” diyor ve bir de Aziz Nesin’den örnek veriyor.
Her okuyucumuz aynı zamanda dostumuzdur. İlle de böyle okuyucuya bayılırım.
Nedeni ise bizi okuma tenezzülünde bulunması ve zahmetine katlanmasıdır.
Üslubumuza ve düşüncelerimize katlananlara zahmet vermemek, onların taleplerine cevap vermek görevimizdir.
Lokantada keyfinizce ve kendi damak zevkinize göre yemek pişirip servis yapamazsınız. Müşterilerinizin damak zevkini hesaba katmak zorundasınız. Şu ya da bu şekilde müşterilerinizin taleplerine cevap aramak zorundasınız.
Biz de yazar olarak müşterilerimizin beklentilerine cevap vermek durumundayız.
Depocu Aslan usta gibi daha nice saygıdeğer okuyucularımızın taleplerine cevap arayacağız inşallah.
Kendilerine ve daha nice okuyucularımıza teşekkür ediyor, saygılarımızı sunuyoruz.
Beğenilmek için değil, okunmak için taleplere cevap arayacağız.
Selam ve sevgi ile…