Resmi olarak açıklama yapılmamasına rağmen; Suriye’ye, Türkiye’den sınır ötesi askeri bir harekattan bahsedilmektedir. Suriye’deki olaylar ve özellikle de Cerablus ‘a IŞİD’in hâkim olması Türkiye’nin aleyhine bir durum olduğu gibi; PYD’nin burayı alarak, Akdeniz’e kadar; Suriye’nin kuzeyinde bir koridor açmak istemesi de, ülkemizin aleyhine bir durum olarak ortaya çıkmaktadır. Burada başta ABD olmak üzere, tüm Batının ikiyüzlü siyaseti demeyeceğim, çok yüzlü prizma gibi siyasetine hayran kalmamak mümkün değildir. Ülkemizi, Suriye’ye karşı kışkırtan ABD’dir. Kısa bir zaman içinde yön değiştiren de ABD’dir. Halâ anlaşılamayan husus ise, Ortadoğu’da IŞİD’in ortaya çıkışıdır. Yalnız, mantıki olarak sonuca gidebilmek için, şu soruyu sormamız gerekir. IŞİD’in Ortadoğu’daki varlığından kim kârlı çıkmış veya daha doğrusu kârlı çıkmayı ümit etmiştir? Bu sorunun cevabı ise, pek de zor olmasa gerektir. Başta ABD olmak üzere, İsrail ve Batı bu olaylarda kârlı çıkmayı planlamış veya bunu ümit etmişlerdir. Fakat kısa bir süre içinde güçlenen IŞİD, gücün kendisine verdiği sarhoşlukla, bu sefer tüm ülkelere karşı cephe almıştır. Zira petrolün ve onun getirisi olan paranın nelere muktedir olduğunu görmüşlerdir. Şimdi ABD dâhil tüm batı Ortadoğu’daki en az üç, dört nesil Dünyaya yetecek Petrol’ün peşindeler ve bundan asla vazgeçmezler.
O zaman şu soru akıllara gelebilir. IŞİD bu kavganın neresindedir? IŞİD birçok kesimleri kendi tarafına çekmek için İslâmı kullanmakta ve bu ona insan ve mali güç kazandırmaktadır. Bu olayın görülen bir yüzüdür. Esas olarak petrol de onun getirisidir. Esasen açılımı Irak-Şam-İslam-Devleti olan IŞİD’in kendine bir devlet adını vererek, petrol ihraç eden ülkeler safına girmek istemesi veya paranın getirisinden kaynaklanmaktadır. İran hariç, Ortadoğu’daki diğer devletler zaten, ABD’nin güdümündedir. Bu bakımdan Ortadoğu’da bir petrol savaşı vardır ve bu savaş yeni olmayıp, aşağı yukarı, iki yüzyıldır devam edegelmektedir.
Birinci Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşı, Kore, Uzak Doğu savaşları, Güney Amerika’daki savaşlarla ABD yorgun düşmüş ve Amerikan halkı, evlatlarının cenazelerinin ülkelerine gelmesini istememekte, önemli bir kesim savaş aleyhtarıdır. Bundan sonra, Afganistan, Irak ve Arap baharı savaşlarından ağzının payını alan ABD ise şimdi savaşlarda taşeron kullanmaktadır. Ortadoğu’daki savaş böyle bir savaştır. Bu bakımdan da ABD, ülkemizi çok güç pozisyona sokmuş bulunmaktadır. Orta Doğu ile birlikte, başımıza, PKK, PYD ve IŞİD’i saran Batılılardır. Bu işte kaymağı yiyeceklerde onlardır. Bu bakımdan Türk askerinin ve evlatlarımızın, Batının çıkarları için kullanılmasını asla istemiyorum. Bunu Kore savaşı ile denedik ve beş binin üzerindeki şehit ve binlerce gazi ile acılarımız halâ hatıralardadır. Bunun bedeli ise NATO’ya girmek olmuştur. NATO’ya girmemiş olsa idik, Rusya bize ne yapar veya yapabilirdi, bunun cevabını da vermek kolay değildir. IŞİD, Paris’te yaptığı katliam ile dokunulmaz olduğunu ve üzerine gelinmemesi gerektiğini göstermek ve Ortadoğu’daki hükümranlığının devamı için bu katliamı yapmıştır. Batı, 11 Eylül gibi olan bu olay karşısında nasıl bir tutum içinde olacak, onu bekliyorum. Eğer, Mehmetçik sen önden buyur denirse bunun anlamı bellidir. Şu açıktır ki, Ortadoğu’daki bu savaşlar ve kaos petrol için yapılmaktadır. Ortadoğu’daki Müslüman liderler, Batının güdümünden çıkarak, akılarını başlarına toplamadıkları takdirde; hem petrolden hem de dinden olacaklardır. Saygılarımla.