II. Abdülhamid için, 'Osmanlı Devleti'nin yıkılışını 33 yıl erteleyen padişah' denilmiştir. Gerçekten de kurmuş olduğu iç ve dış dengeler üzerinde devleti batırmadan yüzdürmüştür.

Gerek II. Abdülhamid döneminin ve gerekse bugünün gri alanlarının kısmen de olsa aydınlanabilmesi için kısa birkaç soru sorulmasının gereğine inanıyoruz.

1-II. Abdülhamid, Osmanlı Devleti'nin yıkılış; merhum Sayın Özal ve Sayın Erdoğan da bugünkü devletin yükseliş süreçlerini yönettiklerini kabul edebiliyor muyuz?

2-II. Abdülhamid'in özellikle özgürlük ve denge bazlı uygulamaları dönemin bazı İslamcı aydınları( Bediüzzaman, Akif, Elmalılı Hamdi Yazır vb.) tarafından eleştirilmesinin nedeni ne idi? Bu noktada o mu kendisini anlatamadı yoksa onlar mı anlayamadı? Merhum Sayın Özal ve bugün de Sayın Erdoğan aynı durumla karşı karşıya kalmışlar mıdır? Yani bir aydın çıkmazı ve anlaşmazlığı var mı? Varsa nedenleri nelerdir?

3- 93 Harbi olarak bilinen ve II. Abdülhamid'in taraf olmak istemediği Osmanlı- Rus Savaşı çığırtkanlığı yapanların amaçları siyasi mi idi? İktidar mücadelelerinin bir parçası olarak mı düşünülmüştür? İhanetin bu kadarı olur muydu?

4-II. Abdülhamid, çağdaş eğitim için büyük ve ciddi yatırımlar yapmış olmasına rağmen bu okullarda yetişmiş kadrolar tarafından devrilmiştir.

  1. Abdülhamid eğitimden başka kültürde, bayındırılık ve ulaşımda da büyük hizmetler yapmasına rağmen nerede yanlış yapmıştır?

Aynı durum merhum Sayın Özal ve Sayın Erdoğan için söz konusu yıkıcı teşebbüsler olmuş mudur?

5-II. Abdülhamid'in takip ettiği iç ve dış politikalarının temel dinamiklerinin referanslarının İslam olduğunu hepimiz biliyoruz.

Batıcılık, Türkçülük, Osmanlıcılık gibi politik akımların bir alternatifi olarak İslamcılığı savunmasına rağmen bunu kurumlaştırıp çağa cevap verecek şekilde sistematize edememiş, kendisi ile kaim konjonktürel bir politik anlayışın ötesine taşıyamamıştır. Kendisinin tahttan indirilmesiyle politikalarının İslamcılık çizgileri yok edilerek birkaç yıl içinde koca bir devlet paramparça edilmiştir.

İslamcılık çizgileri açısından baktığımızda merhum Özal ve Erbakan'ın ölümleriyle de aynı duruma tanık olduk.

Peki, her insan gibi Sayın Erdoğan'ın da vefatıyla Müslümanlar aynı kırılmayı yaşayacaklar mı? Biliyoruz ki, İslam ülkelerinin ve içteki Müslümanların İslam ile olan bağları, Batı ve Batı kültürü ile olan bağlarından daha güçlü değildir. Müslümanlar ne düşünüyorlar? Aynı şeyleri tekrar mı? Tevbeler olsun!...II. Abdülhamid'e fatiha ile selam ve sevgiler…