Önümüzdeki hafta İslami geleneklerimizde özel bir yeri olan üç aylar başlayacaktır.

Bunlar Hicri takviminin Arabi aylardan Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır.

Müslümanlar bu aylarda daha bir çok dua eder ve hayır işlerler.

Ayrıca Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri de Recep Ayı'na tesadüf etmektedir.

Müslümanlar bu aylarda yer alan Regaib, Berat ve Kadir Gecesi gibi geceleri özel bir coşku ile kutlarlar.

Üç aylar, Müslümanların bir nevi dua ve arınma aylarıdır.

İslam coğrafyasının kan seline kurban edildiği bir zamanda Müslümanlar her zamankinden daha çok dua etmelidirler. Müslümanların Allah nezdindeki kıymet derecelerinin yüksekliği, dualarıyla doğru orantılıdır.

Nitekim Kur'an-ı Kerim'de yüce Allah(cc)'ın , 'Ey insanlar! Duanız olmazsa ne öneminiz vardır?' buyurması bunu ifade der.

Dua, kulluğun en büyük sırrıdır.

Dua, kulluğun ruhudur.

Dua, evrenin yaratılış nedenidir.

Dua, güçtür, kuvvettir ve Allah'a samimi imanın, inanışın sonucudur.

Çünkü dua eden insan bilir ki, onun sesini dinleyen, derdine derman yetiştiren, ona merhamet eden ve kendisine yardım edecek güce sahip bir zat vardır. Ve yine dua eden bilir ve inanır ki, evrene hükmeden ve onun en küçük işlerini bilen, uzak ve yakın amaçlarını gerçekleştirecek , sesini duyan, ve halini gören bir zat vardır.

Daha önemlisi ise, kendisini gördüğü ve duyduğu gibi bütün evrendekileri de duymakta ve görmektedir.

İşte duanın önemi ve onu yapana kazandırdığı tevhit inancı budur.

Bunun içindir ki dua, kulluğun ruhu ve en yüksek zirvesidir.

Bu nedenledir ki üç ayları, aynı zamanda dua ayı olarak nitelendiriyoruz. Ancak İslam çoğrafyasında yaşayan Müslümanlar kavli(sözlü) duadan çok fiili(eylemsel) duaya ihtiyaçları vardır. Ama nasıl? Selam ve sevgi ile…