Önceki gün, akşam saatleriydi...

Arayan kişi, sektöründe marka bir firmanın sahibiydi...
Bu şehirden nefret ettim arkadaş dedi. Hani, Dokunsan ağlayacak türden bir ses tonuyla devam etti:
Bu nasıl şehir?
Dedikoduyla bizi batıracaklar.
Yok birine hatır çeki vermişim. Yok arsalarımı kaçırmışım.
Daha neler neler Bu arkadaşımızı en çok üzen şey de bir bankanın müdürünün Sen batıyor musun abi demesi olmuş!..
Anlattığına göre, o gün çekini de bankada kırmamışlar!..
Yaz Allahını seversen bunları deyince; neredeyse bir haftadan beri yazdığımı söyledim...
Kifayetsiz muhterislerin, başkalarının mutsuzluğu üzerinden keyif yapma peşinde olduğunu anlattım...
Bir daha yaz ne olur. Dedikoduyla batıracaklar beni dedi...
Ben de cevap verdim: Allah tan korkmayan bizi dinler mi?
Samsun da zor durumda olan bir şirket var. Ancak, bu şirketle ilişki oluşturup, başka firmaları zan altında bırakmak için
dedikodu üretenler; hastalıklı ruha sahip insanlardır...
Sadece firma sahipleri mi zorda kalacak sanki?..
Ya orada çalışan insanların durumu?..
Geçenlerde şehrin kanaat önderlerini göreve çağırmıştım...
Şimdi de Samsun TSO başta olmak üzere tüm iş dünyası, dernekler ve esnaf odalarının bu yalan rüzgarı nın önünü kesecek hamleler
yapmasını bekliyorum...
Yoksa, bu yalan rüzgarı fırtınaya dönüşürse; domino etkisiyle herkes bundan zarar görebilir!..