İktisat, sınırsız ihtiyaçların kıt kaynakların etkin şekilde kullanılmasıdır. Bu tanımlamayı tüm üniversitelerde okutulan iktisat derslerinde anlatırlar.
Ne kadar doğru değil mi? İnsanoğlu sürekli ve artan bir şekilde tüketme ihtiyacı hissediyor. Sürekli daha fazlasını istiyor. İnsanlığın ilk günlerinden günümüze kadar değişmeyen şeylerden bir tanesi de insanın içindeki tüketme hırsı ve insanın tüketime karşı duyduğu zafiyet.
Bu zafiyettir ki insana değişik şeyleri ve hatta ahlaki olmayan şeyleri de yaptırtıyor. Satışta örneğin satış elemanı sırf prim alma uğruna karşısındakinin ihtiyacı olup olmadığını gözetmeksizin elindeki malı satabiliyor.
Ya da birey olarak düşündüğümüzde kaç tane giymediğimiz ayakkabı var? Kaç tane gömleğimiz veya çantamız var?
Tüketici aslında bir ürünü satın almak istediği zaman o ürün hakkında 30 saniye kadar düşündüğünde ve kendine “bu ürüne gerçekten ihtiyacım var mı?” diye sorduğunda o ürünü almaktan vazgeçtiğini görüyoruz.
Ekonominin temeli çarkların dönmesi ve bu çarkın dönmesinin birinci şartı da tüketicinin tüketim eylemini gerçekleştirmesidir. Buna yürekten katılıyorum ancak katılmadığım nokta ise insanın gereksiz şekilde harcama yapması. Bir ürüne gerçekten ihtiyacı olduğunda ise zamanında gereksiz yerlere harcama yaptığı için kendisi için zaruri olan bir ürün için gerekli kaynağı bulamama durumu ile karşı karşıya kalabiliyor.
İşte tüm noktaları göze alarak yapılan Darüşşafaka’nın reklamı son derece önemli. Eğitimin ne denli önemli olduğunu hatırlatması açısından ve biraz da gereksiz harcamalarımıza dikkat etmemiz açısından.
Olmasa da olur diyebileceğiniz aslında neleriniz var?