Kendi varoluşumuz için diğer insanlara mahkumuz. Çünkü, hayat diğerleri ile olan ilişki içerisinde şekil alıyor. Bu durumda kişilerin kendini geliştirebilmesi için farklılıklarını, eksiklerini, iyi ya da kötü oldukları durumların tespitinde her zaman diğerlerine mahkumdur. Dolayısıyla, ''benim kimseye ihtiyacım yok…'' gibi beylik sözleri boşa tüketmenin bir faydası yoktur. İnsani değerlerimiz, ancak diğer insanlarla beraber bulunduğumuz sürece anlam kazanır.Aile ilişkileri, iş ilişkileri, arkadaş ilişkileri temelinde insanlığın birbirine olan ihtiyaçlarından doğar. Ancak, tüm bunlara rağmen ''ben'' olunmadan ''biz'' olunamaz.

Bireyselleşmeden bütünleşme olmaz. İnsanın önce kendini gerçekleştirmesi gerekir. Hayatın içinde kaybolmamak, toplum içinde asimile olmamak için bir birey olarak önce kendimizi tanımamız ve tamamlamamız gerekir. İnsanın kendini tamamlama süreci, ölüme kadar asla bitmeyecek bir süreçtir. Bu sebeple zaman zaman hayata ve insanlara bireysel bir es vermek gerekir. Tek kalmak, bir yalnızlık değildir. Yalnız olmak ile yalnız kalmak farklı şeyledir. Zaman zaman tek kalmak, kişisel bir tercihtir. Bir nevi kabuğuna çekilerek, dünyaya ve insanlara hatta çoğu zaman kendine dışarıdan bakmaktır. Yalıtılmışlık durumunda düşünmek, gerçek düşünmektir. Bu sayede insan kendini bulabilir. Hayattaki en önemli insan; önce kendini bilen, kendini tanımlamış insandır. Hayat, insanlara sunulan bir tarladır. Bu tarla her insana farklı yerlerde sunulmaktadır. Ekim yapmadan önce bize verilen tarlanın toprak yapısını, ekim zamanlarını, hangi ürünü ekeceğimizi, bu ürünün hangi iklimlerde daha iyi yetişeceğini iyi bilmeliyiz. Aksi takdirde bize tek şans olarak verilen tarlamızdan çürük besinler toplamak zorunda kalırız ya da hiç besin toplayamayız. Her tarla kişinin kendisine özeldir. Bu sebeple herkes kendi tarlası üzerinde düşünmeli ve en iyi mahsulü elde etmek için çabalamalıdır. İnsan kendi tarlasını öğrenmeden ve anlamadan, diğer insanların mahsulleri ve tarlaları hakkında yorum yapamayacak ve yardım edemeyecektir.

Hayat insanın kendisini tanıyabildiği ölçüde güzelleşir. Provası olmayan bir tiyatro oyunudur hayat. Herkes kendi tiyatrosunun başrol oyuncusudur. Oyun bitip sahnenin perdeleri kapandığında; en büyük alkışı alabilmeli insan. Ancak önce kendini alkışlamaya layık yaşamalı…

Bol ve kaliteli mahsullü pazarlar.