Optimizasyon, bir sistemde var olan kaynakların (İşgücü, zaman, kapital, süreçler, hammaddeler, kapasite, ekipman gibi) en verimli şekilde kullanılarak belirli amaçlara (Maliyet en azaltılması, kar en oklanması, kapasite kullanımının en yükseltilmesi ve verimliliğin ençoklanması gibi) ulaşmayı sağlayan bir teknoloji olarak tanımlanmaktadır.

Neden optimizasyon der isek , artan küresel rekabet , azalan kaynaklar , sürece dahil olan yeni oyuncular ve kalıcı olma istekleri , sürekli değişen satın alma parametreleri, teknolojideki hızlı gelişim vs.

Yukarıda size bahsettiğim optimizasyon konusu, analitik bir yaklaşımla mevcut işletmelerde belirlenen hedefe koşabilmekteki en önemli enstrümanlardan bir tanesi. Ancak bir de bizlerin elinde olmayan ancak bizleri en yakından ilgilendiren etkenler var.

Örneklemek gerekirse İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılabileceği riskini hedge etmemişseniz yandınız. Finansman maliyetlerinden, ihracat koşullarına, belgelendirme süreçlerine kadar birçok riski almış sayılırsınız. 21. yüzyılın en büyük boşanma davasının küresel yansımalarını gördüğümüzde anlayacağız.

Arap baharını iyi okuyamayıp pozisyonunuzu belirlememişseniz Mısır için hazırladığınız ürünlerin tekrar belgelendirme maliyetlerini yüklenerek, Belçika veya Fransa'da belgelendirip gümrükte antrepo maliyetlerini zarar yazabilirsiniz. Yine Libya'da yaptığınız yatırımları, alacakları alamadan ayrılmak zorunda kalabilirsiniz.

Irak'taki özgürleşme, özür dilerim ulus devletten kabile devletçiklerine geçiş sürecini özümseyememişseniz Irak için ürettiğiniz gömlekler, günlerce sınır kapısında bekler, astarı yüzünü geçer.

Ben işletmeme Mavi Okyanuslar bulacağım derken, Afrika'da gelişmişlerin devam eden paylaşım sürecini görmezden gelir isen yaptığın yatırımın da emeklerin de heba olması kaçınılmaz.

Bize ne diyebilirsiniz. Ancak enerji maliyetlerine, finansman maliyetlerine ve ileri teknoloji maliyetlerine yansımalarını gördükçe bize ne olup olmadığını göreceksiniz. Çünkü enerjide de orta ve uzun vadeli finansman kaynaklarında da yüksek teknolojide de göbekten dışa bağımlıyız. Bir de kurlardaki anlamsız dalgalanmaları eklediğimizde, yatırım ortamının içerdiği riskleri…

Yakın zamanda bankacılık sektörümüzün yaptığı sendikasyon çalışmalarında vadenin beş yıllara kadar gerilediğini görüyorum.

Lütfen bu konuyu atlamayın üreten yüzlerimiz!..

Detaylar ile uğraşıp, birbirimizin enerjisini, motivasyonunu bozmayalım.

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olandan geçilmeyen ülkemde, bilimi ve aklı savunmak durumunda olanların aklını başına alıp objektif, milli/ulusal çözümlere odaklanması gerekiyor.

Bakın halen Orta Gelir Tuzağındayız.

Nasıl çıkacağız bu tuzaktan.

Bina yaparak, kaynaklarımızı konutlara aktararak mı?

Emeksiz yemek olmuyor. Tıpkı Almanya'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yaptığı gibi, Japonya gibi Kore gibi emek vermeden, bilimin ve aklın yolunda ortak bir stratejide birleşemez isek tuzakta debelenip dururuz.

Üretime odaklanmamız, katma değeri yüksek, inovatif ürünler üretebilen yapıya ulaşmamız ve bu yapıyı sürdürülebilir kılmamız gerekiyor. Hiç kolay değil. Zaten kolay olsa anlamı da olmaz. Ancak başka çaremiz yok.

İhracatımızın kg fiyatı 1,5 Amerikan Doları.

Kullandığımız cep telefonunun, diz üstü bilgisayarın, otomobilin. Hiç merak ettin mi, nasıl olur diye sorguladın mı?

Çorbada benim de tuzum olsun , önce kendimden başlamalıyım diyebildin mi?

Diyebilirsin, diyebiliriz. Geç kalmış sayılmayız.

Sağlıcakla