İslamcılık fikri 1839 Tanzimat Fermanı'nın ilan edilip topyekün Batıya yönelmeden sonra ortaya çıkmış fikri akımlardan biridir.

Osmanlı Devleti'nin geri gidiş sürecini durdurup ileriye taşımak isteyen aydınlarımızın bir kısmı Türkçülüğü, Turancılığı, Osmanlıcılığı, Batıcılığı savunurken bir kısmı da İslamcılığı savunmuştur.

Bir İslam devleti olan Osmanlı Devleti'nde İslamcılık diğer fikri akımlara karşı bir savunma fikri akım olarak ortaya çıktığını söylesek abartmış olmayız.

Bu savunma ve tepkiyi aslında Tanzimat Fermanı'nın daha ilk satırlarında görmek mümkündür.

İslamcılık ile benzeri akımların tarihi arka planlarını bilmeden anlamak mümkün olmaz.

İslamcılık özelde Batıcılığın, genelde ise gayri İslami tüm sistemlere karşı vahyin savunmasıdır.

Batının karşısında panikleyen aydınlarımız,askerlerimiz ve bürokratlarımız kaymış oldukları farklı fikri akımlarla ülkeyi kurtarma telaşına düşünce İslamcılar da 'YENİDEN İSLAMA' sloganları ve yapılanmalarıyla ortaya çıkmışlardır.

İslamcıların Batıcılardan ayrıldıkları en önemli nokta sahip olunan manevi değerlerdi. İslamcılar, Batının tekniğinin alınması konusunda Batıcılarla aynı görüşü paylaşmaktaydılar. Denebilir ki, ilk zamanlarda Gazi Mustafa Kemal de bu noktada İslamcılarla aynı çizgide bulunmaktaydı.

İslamcılık bazen siyasal İslam olarak nitelendirilse bile doğru değildir.

İslamın siyasalı ya da başka bir İslam olmaz. Siyasal İslamcılık, fundamantalizm gibi Batılılar tarafından üretilmiştir.

Siyasal İslam, İslamı aslından kopartarak bir kısmına inanıp bir kısmına inanmayan ve parçalamak isteyenlerin ürettikleri yaftalardır. Amaçları İslamın çağdışılığını ortaya koyup kitleleri İslamdan uzaklaştırmaktır.

Örneğin; İran için, 'olivier'in, Siyasal İslamın İflası' adlı kitabı örneklerden yalnız bir tanedir.

Müslüman yazarlar da bu adlandırmayı ve ayırımı hemen kabul ederek kendilerini ve İslamı konuşlandırmaya başlar.

İslamcılık, diğer fikri akımlara karşı İslamdan yana tavır koymaktır, çözümleri İslamda aramaktır.

Örneğin: Eşref Edip, Mehmet Akif, Nurettin Topçu, Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Hayrettin Karaman ve İsmet Özel gibi şair ve yazarlar, İslamcı akımların önemli temsilcileri olarak Müslümanların gönüllerinde yaşamaktadır.

Bu görüş hiç kimsenin tekelinde değildir. Kişilerin yanlışları ise kendilerinindir. Hiçbiri peygamber ve melek değildir. Hepsine minnet borçluyuz.

Selam ve sevgi ile…