Bu hafta gazetemizde çıkan bazı haberleri alt alta eklediğimizde, hayli ilginç bir gözlem yapma olanağı doğuyor.

Mesela Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar '2007-2016 döneminde, Çorum, Zonguldak, Yozgat, Kırşehir, Kırıkkale'de kırsal nüfus üçte bir, Gümüşhane, Sivas, Amasya, Bilecik, Kütahya, Bolu'da dörtte bir oranında azaldı' dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, büyükşehir belediye kapsamı dışındaki 51 ilde köy ve beldelerde yaşayan nüfusun, 2007-2016 döneminde 7,2 milyondan 6,1 milyona gerilediğini belirtti. Kırsalda nüfusun tutulması, kırsalın korunması gerektiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: 'Kent ve kır arasındaki ekonomik ve sosyal farkların bir an önce giderilmesi, kırsalın ülke ortalamasının üçte birinde; kalan gelir seviyesinin yükseltilmesi, kırsalda, öncelikle tarıma dayalı sanayilerin, kırsal turizmin geliştirilmesi gerekir. Tarımdan kopacak nüfus kırsalda tutulmalı, kırsal kaderine terk edilmemelidir. Nüfusu kırsalda tutacak projeler, yürürlüğe konulmalıdır. Kırsal kalkınma desteklenmelidir. Kırsalda tarımsal girdi kullanan işletmelerin kurulması, teşvik edilmelidir. Kırsala, kentlerde olan hizmetler götürülmelidir. Kır ve kent ayrımı ortadan kaldırılmalıdır. İnsanların doğdukları yerde doymaları sağlanmalıdır.'

Müsiad Şube Başkanı Halûk Tan da, Samsun'un ulaşım olarak tüm olanaklara sahip olduğunu belirterek, 'Bu olanaklara sahip olmamıza rağmen ortada şehir ekonomimiz adına beklediğimiz sonuçlar yok. Demek ki doğru noktalara temas edemedik. Özeleştiri yapmak zorundayız. Bu şehirde maalesef, kişisel olarak oluşan ilişkiler toplumsal değerler noktasında bizi sınıfta bıraktı.'

Bu haberleri detaylı bir şekilde irdelersek birçok pozitif sonuca ve gerçeklere ulaşabiliriz. Öncelikle şunu çok iyi bilmeliyiz ki hamasetle, vatan millet Sakarya ile, Kur'an'la, kitapla ne kadar siyaset yapılsa da sonunda iş üretim noktasına gelip düğümleniyor. Bunlarla ekmek olmuyor, bunlarla mide ve boğaz harbi verilmiyor.

Mustafa Kemal Atatürk, Büyük Taarruz'dan sonra 'Esas savaş şimdi başlıyor, bu ekonomik savaştır' derken; esas savaşın mecrasını da çok net bir şekilde ortaya koyuyor.

Aynı şekilde Başbakan Yıldırım'ın, 'Yatırım, istihdam, üretim, ihracat; ekonominin rabiası da bu' açıklaması ve hükümetin, 2018 yılı için 1 milyon ilave istihdam hedefini değerlendiren MHP Grup Başkanvekili ve Samsun Milletvekili Erhan Usta, istihdam için üretken alanlara yatırım yapılması gerektiğini belirterek, ekonominin 'rabia' diyerek yürümeyeceğini vurguladı.

İstihdamın üretken alanlara yatırım yaparak yapılabileceğine dikkat çeken Usta, ev, konut, alışveriş merkezi yaparak değil fabrika yaparak ve üretimi artırarak ancak istihdamın sağlanacağını belirtti. Usta, 'Hükümetin bu anlamda hedefleri var, bu hedefler geçmişte de oldu. 2018 yılı için 10. Kalkınma Planı yürürlükte, bu plan 2013'te kabul edildi, 2014'ün başında devreye girdi. 4 yıl önce 2018 yılı için işsizliğin yüzde 6,4'e düşürülmesi öngörülürken, şu anki işsizlik hedefi 10,5. Yani hedeften sapma var, hedefin de ciddi bir şekilde uzağında. Bu durum ise yeteri kadar üretken alanlara yatırım yapılmamasından kaynaklandı. Başbakan Yıldırım, 'yatırım, istihdam, üretim, ihracat; ekonominin rabiası da bu' şeklinde bir açıklama yaptı. Kavramların da milli ve yerli olması gerekiyor' şeklinde konuşuyor.

Şunu çok iyi biliyoruz ki Partili Cumhurbaşkanı Başkanlık sistemini öngörürken, kafasında ABD gibi başkanlığın bir üst versiyonu olan, bir şirket CEO'su gibi ülkeyi yönetmek istediğini son yaptığı yerel yönetimler operasyonundan da anlıyoruz. Yerel yönetimler onun bu yönde atılım yapan, yeni üretim alanları açıp istihdam sağlayacak projeleri hayata geçirecek yapıda olmaları isteğini kavrayamadılar ve eski statükocu yapıyı sürdürdüler. Yatırım ve üretimi, özel sektörün insafına bıraktılar. Oysa yatırım ve üretim özel sektöre hepten bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir. Beklenen, dönüşüm geçiren yerel yönetimlerle birlikte Ankara'nın yükünü azaltacak ve taş yerinde ağırdır felsefesini harekete geçirecek yerel yönetimlerdi. Ama yapamadılar ve sırayla gidiyorlar.