Bir çoğumuz sonu korkunç cinayetlerle biten ,kadınlara ve çocuklara yönelik şiddeti görmezden gelmeye devam ediyoruz. Çok abarttığım düşünülmesin kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet cinayetle sonuçlansın yada sonuçlanmasın, bu bir insanlık suçudur. Kadınlara ve çocuklara şiddeti kim uyguluyor olursa olsun, bu suç insanlık suçu ile eşdeğer tutulmalıdır. Bu tür şiddeti haklı görmeye ya da haklı göstermeye çalışmak suç ortaklığıdır. Son yıllarda ülkemiz gündeminin en zirvesinde kadın ve çocuklara yönelik aile içi şiddete ve cinayetlere sıkça tanık olmaya devam ediyoruz. Belki eskiden de bu şiddet ve bu cinayetler vardı .Ama iletişim olanaklarının gelişmesi ile birlikte şimdi her kanaldan daha sıkça duyuyoruz. Bu insanlığın feryadı ve yardım çağrısıdır. Duyarsız kalınmamalı vicdanen ve hukuken doğru olan mutlaka yapılmalıdır. Kadınları ve çocukları korumak toplumunda devletinde görevidir. Bu görev ihmal edilemez. Aksi takdirde bunun manası daha çok cinayet, daha çok şiddet demektir. Artık kadınlarımız ve çocuklarımız şiddet mağduru olmasın.
Yüreğimizi sızlatan haberlerin başında kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet ve cinayetler gelmeye devam ediyor. Ya eşi ,ya sevgilisi, ya akrabası, ya da sapığı tarafından öldürülen kadınların sayısı her gün artmaya devam ediyor. Bu şiddet sadece kadınlara uygulanmıyor .Çocuklarda kadınlara yönelik şiddetin devamı olan çocuklara yönelik şiddete ve cinayetlere kurban gidiyor. Cinayetlerin faili erkek tarafı olmaya devam ediyor. Nedense hep cinnet halinden söz ediliyor. Cinnet geçiren taraf ise erkekler olmaya devam ediyor. Bu kadınlar hiç mi cinnet geçirmez? Kurbanlar ise değişmiyor, kadınlar ve çocuklar ölmeye devam ediyor. Koca şiddetine mağdur kalan kadınların feryadını duymayan devlet olur mu? Kızları kocası tarafından öldürülen anne diyor ki;' Beni sürekli tehdit ediyordu. Gelip dövüyordu Polise söylüyordum ama bir şey yapmıyordu. Kimsecikler sahip çıkmadı.' iki evladı kocası tarafından öldürülen o acılı anneye kim ne söyleyebilir. O anneyi koruyan ama o annenin iki yavrusunu koruyamayan devlet elbette vicdanen rahatsızdır. Devletin vicdanı olur mu demeyin .Hukuk ,devletin vicdanıdır. Hukuk iyi işlerse, iyi işletilirse kimsenin canı yanmaz, kimse meydanı boş bulamaz. Ama her şey zamanında yapılmalıdır. Kadınların ve çocukların mağduriyetleri zamana yayılamaz ve ertelenemez. Toplum ve devlet kadınlara ve çocuklara yönelik şiddeti önlemek için daha kararlı, daha caydırıcı ve daha eğitici tedbirler almalıdır. Elbette devlet bu konuda adımlar atıyor ama bu adımların yeterli olduğunu söyleyemiyoruz. Çünkü sonuç ortada kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet ve cinayetler devam ediyor. Genç bir kadın küçük çocuğunu okula götürürken sevgilisi tarafından silahlı saldırıya uğruyor kadın yaralanıyor yanındaki küçük kız çocuğu ise yaşamını yitiriyor vuran kaçıyor. Katil bir ay sonra yakalanıyor cezaevine götürülürken gazetecilere söylediği açık ve net çıkınca kadını da öldüreceğini söylüyor. Bu iş bu kadar basit olmamalı. Katil yeni bir cinayeti işleyeceğini açık ve net bir şekilde söylüyorsa ,tedbir amaçlı yeni bir ceza gündeme getirilmeli o katil gerekirse ömür boyu cezaevinde tutulmalıdır. Mağdur kadın ,varsa çocukları, varsa kendi ailesi ne zaman öldürüleceğini bekler durumda bırakılmamalıdır. Bu ne vicdani, nede insanidir. İşte bunun için kadına ve çocuklara yönelik şiddet insanlık suçudur. Tehdit savuran taraf eğer öncesinde aynı nitelikte bir suçtan ceza almışsa, tehdit konusu yaptığı açıklamaya ve davranışa göre mutlaka cezalandırılmalıdır. Bunun içinde gereken hukuki düzenleme yapılmalıdır. Aksi takdirde bu yara daha da çok kanamaya devam eder.
Erkek şiddetinin bahanesi bitmiyor. Bahane ise her zaman hazır, cinnet hali. Bu kadınlar hiç mi cinnet hali yaşamaz…Erkek tarafı kendi öz evladını öldürüp, karısına acı yaşatan bir baba olmamalı. Erkek tarafı eşini yada sevgilisini öldüren cani olmamalı. Kadınlar ve çocuklar asla mağdur edilmemeli.Bunun için toplum ve devlet olarak hangi tedbiri almak gerekiyorsa o tarafta olmak ,öncelikle kadınları ve çocukları bu şiddetten korumak zorundayız. Bundan ötesi yok.