Bir köşe yazarının en mutlu olduğu anlardan bir tanesi de fikir ve düşüncelerinin değerli düşün insanları tarafından paylaşılması, kabul görmesi, referans alınması, takip edilmesidir.

Gazetemizin ekonomi sayfasında köşe paylaştığımız ama birbirini tanımayan ve tanışamayan yazarlar olarak bu herhalde gazete yönetiminin bir hatası olsa gerek. Çünkü Temmuz 2017 itibariyle yazı yazmaya başladım ve tesadüfen tanıdığım birkaç yazardan başka kimseyi şahsen tanıyamadım, bu da yönetime bir sarı kart uyarısı olsun!

Gelelim benim için önemli olan tarafa! Sayın Kadir Gürkan köşesinde yer alan 'Kusursuz Fırtına' başlıklı yazısında ''Ticaret savaşları başlıyor' söylemleriyle kamuoyuyla gelişmeleri paylaşan ekonomi çevrelerine soruyorum: Ticaret Savaşları ne zaman bitmişti? Teknoloji casuslukları ne zaman hızını kesmişti? Orta Doğu'da gelişmişler tarafından çıkarılan savaşlar, özgürlük ve demokrasi savaşları mı?'

Diye soruyor. Bu başlığı ben atmış ve devamında ABD Başkanı Trump'ın cahil cesaretiyle yapmaya çalıştığı çelik ve alüminyum ithalatına koyacağı yeni ek vergileri anlatmıştım.

Burada önemli olan konu benim bir öğretmen Kadir Beyin ise bir mühendis olması ama Dünya ile ilgili konularda aynı düşünce tarzına sahip olmamızdır. Bunun sebebi Mustafa Kemal Atatürk'ün bize sunduğu evrensel eğitim politikalarının sonucu olarak sahip olduğumuz bilgi dağarcığımızın aynı doğru kaynaktan beslenmesidir.

Gene yazısının devamında yer alan 'Ülkemizin zor ihracat yapabildiği Amerika'ya yaklaşık 1 milyar dolar çelik ihracatı yaptığı, bu rakamın toplam çelik ihracatımızın yüzde 15'ine karşılık geldiğini dikkate aldığımızda bu gelişmenin bizi de ilgilendirdiğini görebiliyoruz.

Devletin ve sektörün proaktif bir yaklaşımla izleyeceği stratejiyi oluşturması gerekiyor.

Aslında ülkemiz ve Samsun minvalinde yazmayı tercih ediyorum. Ancak düzleşen dünyanın gelişmelerine kayıtsız kalamıyorum. Amerika'nın ciddi sorunları var, bunu da inkar etmiyorlar. Ancak ne yapacaklarına, yapmaları gerekenlere bir türlü karar veremiyorlar. (Şehir savaşları çıkarmak dışında!...)

Biz yerel bir gazeteyiz ve zaman zaman şehrimiz ve bölgemizi ilgilendiren konuları kaleme alsak da dünyayı ilgilendiren konulara kayıtsız kalamıyoruz. Teknolojik ilerlemelerin sınırları yok sayıp tüm yer küreyi bir potaya sokması bizleri bu gelişme karşısında ' Evrensel düşünüp, bu düşünceden elde ettiğimiz çıkarımları yerelde kullanmamız gerektiği noktasına getirmiştir. Bu noktada da aynı düşüncelere sahip olmak mutluluk vericidir.

Yazısının sonunda yer alan 'Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediği gibi ' Çalışmadan, yorulmadan, öğrenmeden, rahat yaşama yollarını aramayı itiyat haline getirmiş milletler, evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra istiklallerini kaybetmeye mahkûmdurlar. ' cümlesi de benim yazılarımda çok sık kullandığım bir yıldız söylemdir ve gene büyük Atatürk'ün bize çizdiği bir yol haritasıdır.

Son dönemde maalesef tüm ülkemizde ve ona bağlı olarak Samsun'da da insanlar çalışmadan, yorulmadan, öğrenmeden, rahat yaşama yollarını arar olmuşlardır. İnsanlar artık çok basit bir mantık yürütmeyle 'Bir daire alırım, mutfağını banyosunu değiştiririm, boya badana yapıp bir de parkeleri değiştirir 15-20 bin TL fazlasına satarım.' Veya ' Bir araba alır sanayide şurasını burasını değiştirir şu kadar fazlasına satarım.' gibi kısa yoldan büyük karlar beklemektedirler. Böyle bir dünya yok arkadaşlar! Böyle yaparak bu meslek erbabı insanların da mesleklerine saygısızlık yapıyoruz.

Sözün özü toplum olarak pozitif yönde birbirimize saygı duymalı, iyi doğru ve güzel olanı takdir etmeli ve paylaşmalıyız. Ancak o zaman haysiyetimizi, hürriyetimizi ve istikbalimizi teminat altına alabiliriz. Bunun da tek şartı kaliteli eğitimden geçmektedir.