Geçen haftaki köşemizde, Samsun'da özellikle tarım ve hayvancılık sektöründeki sorunlara değinmiş, Allah'ın bahşettiği verimli topraklara rağmen bu alanlarda neden beklenen ekonomik hareketliliğin sağlanamadığını konu etmiştik.

Yazımızın devamında, diğer sektörlerdeki duruma göz atıp kent ekonomisinde yaşanan dar boğazlara temas edeceğiz.

***

Genç okuyucularım "Samsun bir zamanlar ticaret şehriydi" dediğimizde şaşırıyorlar. Haksız sayılmazlar, zira şu anda bu kentte mülkiyeti kendinize ait bir iş yeriniz yoksa, ticaret yapmak hiç kolay değil...

Oysa hemen her liman kenti gibi bizim kentimiz de ticaret, asırlardır en önemli geçim kaynağı idi. Tütün ve buna bağlı sigara üretiminin kent ekonomisini domine ettiği yıllarda birçok ülke Samsun'da konsolosluk açmıştı. Eğer bu konsoloslukları muhafaza edecek bir ekonomik açılım yapılabilse, bugün herhalde İzmir ayarında bir şehir olabilirdik.

***

İzmir deyince hemen akla geliyor. Bir zamanlar İzmir'den sonra Türkiye'nin ikinci büyük fuarı Samsun'da açılırdı. Kentimize son derece büyük bir sosyoekonomik canlılık sağlayan bu fuar ne yazık ki çoktan tarih oldu.

Oysa İzmir Fuarı, hem kimliğini koruyor hem de uluslararası bir fuar olarak tüm dünyada biliniyor. Fuarcılığın kabuk değiştirdiği döneme adapte etmeye çalışmak yerine yok edilen Samsun Fuarından geriye sadece "Fuar Caddesi" ismi kaldı.

Bana sorarsanız Samsun, fuar konusunda iki büyük fırsat tepti.

Birinci hata, Sovyetlerin yıkıldığı dönemde adeta bir furya olan "Rus pazarı" kavramını sığ tutarak bir kapalı alana hapsetmesiyle yaşandı. Geniş bir yorumla meseleye bakılsa, kendiliğinden oluşan Rus Pazarı, vizyoner bir düzenlemeyle "Uluslararası Samsun Fuarı" biçiminde düşünülebilirdi. Böylece Rusya, Ukrayna ve Kafkasya ülkelerinin ekonomileri kabuk değiştirdikten sonra Karadeniz havzasının ticari aktiviteleri Samsun'da odaklanabilirdi. Belki de şimdi Samsun havaalanına Bakü'den, Kiev'den, Tiflis'ten, Kırım'dan uçaklar inip kalkıyordu!

İkinci hata ise Tekkeköy'de bugün TÜYAP tarafından işletilmekte olan fuar merkezinin tasarlanırken küçük düşünülmesi ile yaşandı... Burası sadece belli dönemlerde sektörel fuarların açıldığı standart bir alan olarak hizmet görüyor. Oysa "Uluslararası Samsun Fuarı" konsepti ile büyük düşünülseydi, burada lunaparkıyla, outlet tarzı alışveriş merkezleriyle, banka ve ofis alanlarıyla, kafe ve restoranlarıyla, kültür merkeziyle, müzeleriyle, otelleriyle, yeşil alanlarıyla, organik köylü pazarıyla, yerel esnafların faal göstereceği dükkanlarıyla çok daha verimli bir iş çıkartılabilirdi. Üstelik bunun için yeterli alan da vardı. Bu yapılsaydı, Dikbıyık'tan Belediyeevleri'ne kadar olan bölgenin tamamı topyekün kalkınırdı.

***

Samsun'da ticaretin köküne kibrit suyu döken uygulamalar saymakla bitmez...

İlçelerden gelen toplu taşıma araçlarının kent merkezine girmesi engellenirken insanların zaman ve para kaybetmeden aktarma yapmalarını sağlayacak bir düzen kurulamadı mesela...

Alışveriş merkezleri, Samsun'un orta yerine kondu... Her köşe başına market zincirlerinin şube açmalarına izin verildi. Çiftlik, Mecidiye, Saathane, Bedestan, Buğday Pazarı, Büyük Camii altı gibi geleneksel ticaret merkezlerinin cazibelerini korumalarını sağlayacak kentsel düzenlemeler yapılmadı. Konak Sineması ve Modern Pazar gibi alanlar, restore edilmek yerine yok edildi.

2000'lere kadar Samsun ekonomisinin en dinamik unsuru olan esnaflık bugün can çekişiyor...

***

Samsun ekonomisini dara sokan bir sorun da konut sektöründeki açmazlar... Özellikle tramvay hattının yapılmasıyla birlikte Atakum ilçesinde başlayan müthiş yapılaşma, konut satışlarından azalmayla birlikte hız kesmeye başladı.

Konut satışlardaki azalmanın bir nedeni ekonominin diğer sektörlerindeki yavaşlama olmakla birlikte esas neden, yeni cazibe alanları üretilememesi... Tramvay hattına ve Atatürk Bulvarı'na yakın, ulaşımı nispeten rahat bölgeler doyuma ulaştı. Kentsel aktivitelere ve iş yerlerine uzak düşmeyen yerlerde konut üretilebilecek arazi kalmadı. Atakum ve İlkadım'da son birkaç yılda imara açılan konut alanları, tüketiciye pek cazip gelmiyor.

Tramvay hattı, Tekkeköy'e uzatıldı ama sanayi bölgelerinin içinden geçiyor ve ilçe merkezindeki konut alanlarına oldukça uzak bir noktada bitiyor. Şu anda üniversite kampüs içine hat yapımı devam ediyor. Ama bu yatırım da konut sektörüne fayda sağlamaktan uzak.

Eğer hattın devamı Mert ırmağı koridorunu takip ederek Duruşehir üzerinden Derebahçe - Tepecik - Araştırma Hastanesi - Otogar istikametine doğru yapılsaydı konut sektörüne yeni cazibe alanları açılmaz mıydı?

Hem de lastik gibi Atatürk Bulvarı boyunca uzayıp duran kentimizin güneye doğru açılması, böylece daha dengeli büyümesi teşvik edilmiş olmaz mıydı?

***

Öte yandan Atakum'un denizi en tepeden gören noktalarına dikilen lüks gökdelen tarzı rezidansların da kent ekonomisinde azalan kar paylarına bağlı olarak müşteri sıkıntısı çektiği gözle görülüyor... Projelerin çok yavaş ilerlediği bir gerçek!

***

Samsun ekonomisini ayakta tutan, şaşılacak biçimde hizmet sektörüne bağlı iş kolları! On binlerce Samsunlu, kafe - restoranlarda, hastanelerde, belediyelerde çalışarak evlerine ekmek götürüyor...

Ancak bu sektörün kurumsallaşma sorunları yaşadığı ortada... Geçimini bu şekilde sağlamaya çalışan geniş kitlelerin ciddi iş güvencesi sorunları var, maaşları da bir hayli düşük... Ama şurası da bir gerçek ki bu sektörde oluşabilecek bir daralma, Samsun'daki işsizler ordusunu patlatır.

***

Samsun ekonomisine dair yazımızın son bölümünde gelecek hafta, sanayi ve eğitim sektörünü işleyeceğiz. Tabii Allah nasip eder, sağlık, sıhhat verirse!