Son dönemde ekonomi hayatı içinde çok dile gelen bir sözcükle karşılaşır olduk: Konkordato! Sözlük manası ise şu: 'Herhangi bir sebepten dolayı işleri bozulmuş, ödeme gücünü belli ölçüde kaybedip mali durumu bozulmuş iyi niyetli ve dürüst borçluları korumak amacını taşıyan müessesedir.

Konkordato, borçlunun alacaklılarının2/3'ü ile (bu orana denk gelen alacaklıların alacak tutarının da borçlunun borçlarının 2/3'ü oranında olması gerekir) yaptığı, ticaret mahkemesinin de tasdiki ile geçerlilik kazanan bir anlaşmadır. İmtiyazsız alacaklılar borçlunun borçlarının belirli bir yüzdesinden feragat eder ve borçlu da, borçlarının konkordato'da kabul edilen kısmını ödeyerek borçlarının tamamından kurtulabilir.'

İyi niyet bu işlemde aslında temel şart olarak görülüyor. Ama biz toplum olarak netameli konularda suiistimali çok çabuk ve en kestirme yol olarak görüyoruz. Aynı fabrikaları yakıp sigortadan para almak gibi! Bu dönem nedense her ikisi de çokça kullanılır oldu!

Hürriyet'ten E. Sağlam konu ile alakalı olarak daha geniş bir perspektiften durumu analiz etmiş:

'Ekonomide bozulan dengelerin yarattığı tahribat somut biçimde kendini gösteriyor.

Son dönemde şirketlerin konkordato talepleri bir furya halini alırken, bunun faturasının önümüzdeki dönem reel sektör ve bankacılık sektöründeki sıkıntıları önemli ölçüde büyütmesinden kaygı duyuluyor.

Vadesi gelen borçlarını ödeyemez hale gelen ya da ödemeyeceğini gören şirketlerin ticaret mahkemesine konkordato başvurusu çok arttı. Şimdiye kadar 3 binin üstünde şirketin konkordato ilanında bulunduğu belirtiliyor.

İflas erteleme yönteminin kötüyü kullanımı nedeniyle bu yönteme dönüldü ama giderek çok daha yoğun biçimde, bu yolun da kötüye kullanımının olduğu iddiaları ileri sürülmeye başladı. Mahkeme sürecinden konkordato ilan edildiğinde atanan görevlilere ve bilirkişi aşamasına kadar hukuki süreçlerde sıkıntılar bulunduğu konuşulmaya başladı.

Asıl sıkıntı ise tabi ki konkordato ilan eden şirketin çalışanları ve alacaklıları yönünden yaşanıyor. Likidite açısından zora girmiş şirketlerin bu yola başvurması, doğal olarak zincirleme biçimde başka şirketler ve bankaların da likidite sorunlarının büyümesine yol açıyor.

Tabi ki bu şirketten alacaklı bankalar en zor duruma kalan kesimlerden. Bu nedenle bankalar çok daha titiz borç verme prosedürleri işletiyor, dolayısıyla kredi hacminde nominal olarak bile büyük gerilemeler yaşanıyor.

Bankacılara sorduğumuzda konkordato ilan eden şirketler eğer bu ilanı geri çekmezlerse, kredi geri ödemeleri için masaya bile oturmadıklarını, ilanı geri çekerse yani iyi niyetini gösterirse yeniden yapılandırma yoluna gideceklerini söylüyorlar.

SORUN TBMM GÜNDEMİNDE

Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur, çoğunluğu inşaat sektörü olmak üzere tekstil, ayakkabı, sağlık gibi hammaddesi ihracata ve dolayısıyla dövize endeksli sektörlerden gelen konkordato taleplerinin çığ gibi büyüdüğünü belirterek, bu konuda Meclis araştırması istedi.

Milletvekili, Çalıştığı şirketin konkordato ilanıyla ücretlerini alamayan işçi ve emekçilerin konkordatonun mağdur ettiği kesimlerin başında geldiğini, bu yöntemde bankaların kullandırdıkları kredi karşılığı rehinli alacakların işçi alacaklarının önüne geçtiğini, bu süreçte işçi alacaklarına çözüm olarak sunulan 'Ücret Garanti Fonu'nun ise çözüm üretmekten uzak olduğunu belirtti.

Bu sıkıntıdan çok sayıda işçi ve ailelerinin mağdur olduğunu belirten Güzelmansur, konkordato mağduru ikinci kesimin ise 'noter huzurunda ya da tapu dairesinde satış sözleşmesi yapmadan maket üzerinden ev satın alan vatandaşlar' olduğunu kaydetti. Bunların hak talep edemediğini ifade etti.

Alacaklarını tahsil edemeyen şirketlerin de konkordato mağduru olduğunu belirten Hatay Milletvekili, bazı firmaların konkordato sürecini gizlilik içerisinde yürüttüğünü, bu talepten haberdar olmayan ve firmaya mal veya hizmet satan şirketlerin konkordato kararından sonra teminatlarının boşa çıktığını, alacaklarını tahsil edemediklerini hatırlattı.

Konkordato müessesini suiistimal eden ve konkordatoyu rant için kullanan şirketler olduğuna dair de iddialar bulunduğunu hatırlatan Güzelmansur, konkordatoların yarattığı mağduriyetler ile suistimal edilip edilmediğinin tespiti için Meclis araştırması açılmasını istedi.

Ekonominin başına büyük dertler açmaya aday konkordato sorununa mutlaka el atılması gerektiği açık.'

Gelinen ekonomik darboğazı kurnaz şirketler ahlaksızca ve kuralların çevresinden dolanarak aşmak istiyor. Halk dilinde aslında konunun özeti şu: 'Borcum borç ama ödememek için elimden geleni yapacağım.' Dürüstlük esası üzerine kurulması gereken ticareti baltalamak gelecek adına üzüntü vericidir. Eskiden 'Söz Senetti' ve kimse bu kuralı çiğnemeye çalışmazdı ama kapitalist düzenin çarkları insanlıkla birlikte değerleri de hızla tüketti.

Kapitalist düzenin içinde kalarak onun getirdiği zararlarla mücadele etmek mümkün değildir. Artık ayılın ey müminler!

[email protected]