Bu hafta bir gün içinde – geleceğimizi tasarlayabilme kapasitesine sahip – yaklaşık 300 gençle bir arada olma fırsatı buldum. Önce Türkiye Barolar Birliği'nin düzenlediği 'Genç Hukukçular Buluşuyor' etkinliğinde sonra da Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde; 'Yapay zekanın hukukta, yargıda, savcılık, hakimlik ve avukatlıkta yapacağı değişiklikleri, Avrupa Konseyi'nin yapay zeka ile ilgili en son kararlarını, 'makine öğrenmesi ve derin öğrenmede istatistiksel analize dayalı öngörü' yaklaşımının insan hukukçuların yerine geçebilme senaryolarını ve daha bir çok 'gelecek bilgisini' gençlerle paylaştık. 'Yapay Zekanın adaleti/yargıyı/hukuku nasıl dönüştürmek üzere olduğunu ve yepyeni uluslararası düzenlemeleri' çalışırken, ülkemin olağanüstü gençlerini, genç hukukçularını görmek, onlarla yüzyüze konuşmak, tartışmak ve nihayetinde Türk yurdunun bu genç ve parlak zihinleriyle 'dolmak'; gündelik siyasetin karanlığının yarattığı karamsarlıktan sıyrılarak geleceğe umut ve ışıkla bakmak fırsatı verdi...

Bu gençlik -gelecekte bizi ayakta tutabilmek adına- elimizde kalan son insan kaynağımızdır! 1980'de suni olarak bölünmüş eğitimli gençliğimiz -birkaç nesil- ellerimizden kaydı gitti. Sonra enjekte edilen Fetö virüsü memleketimizin kıyısında-köşesinde kafası çalışan, zeki evlatlarımızı yıllarca uğraşarak zehirledi, onlar da -birkaç nesil - ellerimizden gittiler. Şimdi elimizde bir tek bu pırıl pırıl gençlerimiz kaldı. Ama onlar adına çok endişeliyim zira günlük siyasi gerginliklerimizle yarattığımız karamsarlık yüzünden şimdiden en az 243.000'ini beyin göçüyle 2017 yılında kaybettik. Sırada daha ne kadar var bilinmez. Böyle bir ülkenin 22.Yüzyılda ayakta kalabileceğini düşünmek iyimserlikten de öte olur artık…

Yakın geçmişte sözünü ettiğimizde birçok insana ütopik gelen YAPAY ZEKA; 2018'de 'AB Yapay Zeka Bildirgesi'nin kabulünün ardından, Avrupa Konseyi'ndeki 'Yapay Zekanın Yargı Sistemlerinde Kullanılması Etik Kurallar Sözleşmesi' ile artık gerçek oldu. Türk hukuk ve devlet sisteminin bir an evvel ülkesel ve evrensel hukukun üstünlüğünü gözönünde tutarak çalışmaya başlaması artık kaçınamayacağı bir yasal ve milli zorunluluktur.

Tek bir örnekle açıklamak isterim: IBM ROSS + LexMachina + KIRA = LEGAL CORTEX. Bu formül, yapay zeka temelli 3 ayrı hukuk programının toplamının hukuk alanında 'Hukuki Sinir Ağı' olarak kabul edildiğini anlatıyor. Bu kavrama sadece avukatlar, hakimler, savcılar değil, kamu yönetimi/devlet/hükümet kurumları ile yapacakları yatırımın hukuki risklerini ve fırsatlarını önceden görmek isteyen devasa firmalar da dahil! Yakın gelecekte bu 'Legal Cortex/Hukuki Sinir Ağı' bir 'karar destek yönetimi sistemi' olarak tüm özel-tüzel-kamusal karar verme süreçlerinde bir 'karar katmanı' olarak yer alacak ve ülkelerin/devletlerin/çok-uluslu firmaların/toplumların yaşamlarında, geri dönülemeyecek yeni değişikliklere neden olacak. Akıllı devletler 22.Yüzyılda ayakta kalmanın yollarını şimdiden buldular ve geliştiriyorlar – bizim tüm sessizliğimize rağmen…

Eğer elimizdeki en son, en değerli genç ve aydınlık insan kaynağı neslimizi doğru kullanamazsak, geleceğimizi tamamen kaybedeceğiz. Tabii 'Uyuyan milletler ya ölür ya da köle olarak uyanır' sözü hepimiz için bir anlam ifade etmiyorsa…

'1919 YILI SAMSUN 3D TOPOĞRAFİK MODELLEME PROJESİ'-3

Samsun şehri 1919 yılında neredeyse 'bir avuç' kadarmış. 3D modelleme sırasında elde ettiğimiz bu görselde ana paftalar, ana cadde ve ara sokaklar, kıyı çizgisi ve hatta bazı okuyucuların daha ayrıntılı görmek istediği şimdiki 23 Nisan İlkokulu'nun yerindeyken yıkılmış katedralin 3D modeli de var. Atatürk ve silah arkadaşlarının Bandırma'dan bakınca gördüğü 1919 Samsun'unu, 2019 yılında ellerinize almak istemez misiniz? Az kaldı…