Her gün trafikteyiz.
Bazen yaya, bazen sürücü...
Özelliklede yayayız değil mi?
Trafikte yol alırken nerede kimin önceliği var, her şey yazılı.
Neredeyse evcil hayvanlar bile kurallara uyuyor.
Trafikte hep sürücü hatasından, sürücü ihlallerinden dem vururuz.
Gerçekten, bu ortak kullanım alanını ne kadar sağlıklı kullanıyoruz?
Son zamanlarda sıkça konuşulan, bundan sonra da konuşulacak konu geçiş üstünlüğündeki istismarlar.
İnsana verilen değeri hatırlatan "yayalara öncelik" uygulaması, modern toplumlarda o kadar ileri boyutlarda uygulanıyor ki…
Geçenlerde sürücü koltuğundayım.
O koltukta otururken yol vermek ben de hastalık.
Uçan kuşa çarpmama adına ayağım frenin üzerinde.
Birde yol verdiğim kişilerin teşekkür ifadeleri, o tebessümleri yok mu!...
En mutlu olduğum andır o an.
Çok sabırlıyımdır trafikte ama bazen deli divane olmamak elde değil.
Yayalara öncelik hakkını, ışıklı ışıksız nerede olursa olsun kullanmak isteyenlere ( ) dahi geçiş hakkımı veririm ama o yollarda ben tek değilim.
Lambaların renginin herkese rehber olduğu kavşakta araçlara yeşil ışık yanmış, tam gaza yüklenirken frene dönüş yapmam hızlı oldu.
Kendini bilmiş yayaların adeta 'Yayanın burada da önceliği var!' dercesine elini kolunu sallayarak yürüyenlere yanan kırmızı ışığı gösterdim ama tınlayan kim.
Arkamdaki araçlar ise bana devam et dercesine korna sesleri.
Birde yayalarda bir bakış ki 'Cesaretin varsa aracını hareket ettir!' ifadesi.
Cakasını atanların kendilerine kırmızı yanmasına rağmen geçişini seyrettim.
Geçerlerken içimden 'Pes yani!' dedim.
İnsana verilen değerlerle ilgili uygulamalar.
Bize biraz fazla mı geliyor acaba?