Gençlerin çoğu,kendilerine
karışılmasını pek istemiyor...
Çünkü, akılları başlarındadır,
çocuklukları bitmiştir onlara göre...
Kimi bu uyarılara
karşı tepki gösterir,
kimi de içine atar, mesele yapar...
Oysa hangi ana baba, evladının
kötülüğünü ister?..
Onları en çok yıkan
şeyi bilmek için anne baba olmak yeter...
Zaman içinde çözülüyor sorunlar ama
acıların bıraktığı iz kolay silinmiyor...
Bugün sizlere, yazarı bilinmeyen
işte öylesine bir hikaye...
* * *

Güneşli bir gündü. Kadın, parkta yanında oturan adama, Bakın, salıncakta sallanan şu kırmızı kazaklı çocuk benim oğlum dedi.

Adam gülümseyerek, Güzel bir oğlunuz var dedi. Diğer salıncaktaki mavi kazaklı çocuk da benim oğlum

Sonra saatine baktı ve Heyyy, Todd, sanırım artık gitme zamanı diye seslendi oğluna.

Çocuk salıncakta yükselirken, Beş dakika daha baba, lütfen yalnızca beş dakika daha diye karşılık verdi babasına.

Adam başını Peki anlamında sallayınca çocuk neşeyle sallanmaya devam etti.

Dakikalar sonra adam ayağa kalkarak tekrar seslendi oğluna: Todd, artık gidelim mi, ne dersin?

Çocuk, yine gitmeye isteksiz, Ne olur baba, beş dakika daha, lütfen, beş dakika daha diye bağırdı babasına.

Adam, Tamam deyince çocuk kahkahalar atarak sallanmaya devam etti.

Sonunda kadın dayanamadı ve sesinde gizli bir hayranlıkla Ne kadar sabırlı bir babasınız dedi.

Adam gülümsedi kadına. Sabır değil yaptığım bayan dedi. Büyük oğlum Tommyyi geçen yıl burada sarhoş bir sürücünün çarpması sonucu kaybettim. Buraya yakın yolda bisiklet sürüyordu. Tommyye hiç yeterince zaman ayırmamıştım. Oysa şimdi onunla beş dakika daha fazla birlikte olabilmek için her şeyi yapardım. Toddla aynı hatayı yapmayacağıma söz verdim kendi kendime...

O, her Beş dakika daha baba dediği zaman, oyun oynamak için beş dakika daha kazandığını düşünüyor, oysa işin gerçeği ne biliyor musunuz? Ben onu oyun oynarken beş dakika daha fazla izleyebiliyorum, asıl kazanan benim


* * *

Bugününüz dünden daha iyi olsun. Mutlu ve sağlıklı
günler dileğiyle...