Kemal Vehbi Gül taktı bir kere.

Peşini bırakmıyor.

Parkomat işinin.

Gerekirse AİHM'e giderim, diyor.

Diyor da, acı acı gülümsemeden edemedim.

Kim öle, kim kala düşüncesiyle.

Neden mi?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuruda birinciyiz.

Bu birincilik süreleri uzatıyor.

AİHM'de kazansan da dayanma gücü kalmıyor.

AİHM'e 9 yıl önce başvuran biriyim.

Halen cevap gelecek.

Kemal Vehbi Gül, Türkiye'deki tüm yolları tüketirse AİHM'e başvurabilecek.

Sonuç ne zaman gelecek?

Ne zaman gelir bilemem ama ne Kemal Vehbi Gül.

Ne de ben o sonucu görebiliriz.

Durum böyle olunca uzun yıllar Samsunlu haksız yere para vermeye devam eder.

Zaten bu bilindiği için hukuksuzluklar alıp başını gidiyor.

Kaybeden bu toplum oluyor.

Toplumla birlikte ülkemiz de kaybediyor.

Hukukta yanlış insanı zedeler.

O zedelenenlerden biri olduğum için ben de AİHM'e başvurdum.

Sahtekarlığı ortaya çıkarıp yazdığım için para cezasına çarptırıldım.

Kabullenemeyip AİHM'e kadar götürdüm.

Böyle giderse sonucunu ne ben ne de karşı taraf görebilecek.

Yanlış sadece Türkiye'de değil.

AİHM'de de var.

Hakim sayısını Türkiye'den gelen davalara göre ayarlamalı.

Mağduriyetlere kısa sürede çözüm bulmalı.

Bugün uzayan süreler, AİHM'e karşı olan güveni de sarsıyor.

Çözüm bulamaz kuruluş görünüyor.

Durum böyle olunca varlığı ister istemez tartışılır oluyor.

İşin özü; Kemal Vehbi Gül bir hukukçu olarak isyan ediyor.

Peşini bırakmam, diyor.

Sonuna kadar mücadele edeceğini söylüyor.

Söylüyor da çözüm bulunabilecek mi?

Dedik ya baştan, kim öle, kim kala.

Haydi hayırlısı.