Nergiz, 'Şiddet, özellikle kadına karşı şiddet, geçmişten geleceğe evrensel bir sorundur. Sadece Türkiye'ye özgü olmadığı gibi, yapılan araştırmalar sadece tek bölgeye özgü olmadığını göstermektedir. Yaşam, sağlık ve özgürlük temel haklardan olmasına karşın şiddet olgusu tarihin her safhasında bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır' ifadesinde bulunduğu mesajını şu şekilde sürdürdü:'Kadınlara yönelik şiddet, tüm dünyada aşk, kıskançlık, tutku, namus ya da gelenek bahaneleriyle mazur görülebilmektedir. Şiddet ya da töre cinayetlerinin sadece doğu medeniyetlerine özgü olmadığı, batıda tutku cinayetleri olarak isimlendirilen olayların varlığı da bir gerçektir. Kadınlara uygulanan aile içi şiddet hakkında yapılan deneysel araştırmalar bütün kadınların yaklaşık dörtte biri ila üçte birinin eşlerinin şiddetine maruz kaldıklarını göstermektedir. Öyle ki dünyada şiddet nedeniyle hayatını kaybeden 15-44 yaş grubundaki kadınların sayısının kanser, sıtma, trafik kazası ve savaşlar nedeniyle ölen kadınlardan daha fazladır.Üstelik şiddet herhangi bir şekilde ayrım yapmamaktadır. Kentsel yerleşim birimlerindeki kadınlar, sosyo ekonomik olarak gelişmiş yerlerdeki kadınlar, eğitimli kadınlar, ücretli olarak çalışan kadınlar, yüksek refah düzeyindeki hanelerde yaşayan kadınlar da dahil olmak üzere tüm kadınlar, yaşamların bir bölümünde şiddet mağduru olabilmekte bu durum şiddetten kurtulmanın kolay olmadığını ve şiddetin ayrım yapmadan tüm kadınları etkileyebildiğini göstermektedir.8 Mart 2012 tarihinde 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'da ciddi düzenlemeler getirilmiştir. Ülke genelinde her türlü şiddetin önlenmesi hususunda, gelişen ve değişen koşullara göre Hükümet olarak çalışmalarımız devam etmektedir ve edecektir.25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele günü dolayısıyla, şiddetin olmadığı huzurlu, barışçıl, mutlu bir dünya diliyorum.'