n

n
n Başbakan ın İmralı ile görüşmelerin sürdüğünü 2013 yılına girerken kamuoyuna açıklaması; bu konudaki birçok tartışmanın ve öngörünün de fitilini yeniden ateşledi. Zaten bu görüşmeler çoktan deşifre olmuştu. Bu durumun deşifre olması görüşenin hükümet mi devlet mi olduğu konusuna çekilmiş olması asla gerçeği değiştirememişti. Milletin kafasındaki görüşmeciyi silmek, yok etmek mümkün olamamıştır. Millet kimin kimle görüştüğünü ,kimin kimi muhatap aldığını her türlü yalanlamaya rağmen bilmektedir. Doğrusu bu yalanlamaların kimseye bir faydası da olmadığı ortadadır. Çünkü yaşanan süreç, çok net bir şekilde herkesin ipliğini pazara çıkarmış durumda.
n
n
n
n Öcalan ın muhatap alındığı ,Öcalan la birtakım pazarlıklar yapıldığı kimsenin dikkatinden kaçmıyor.Toplumun duyarsızlığı , terör örgütünün baskısı ,kırmızı çizgilerin sözde kalması, şehitlerimizin umursanmaması maalesef Öcalan ın ekmeğine yağ sürüyor.Yakalandığında öksüz bir kedi gibi olan Öcalan, şimdi yırtıcı bir kaplan gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne dikleniyor.Bunu anlamak, buna boyun bükmek içimizi sızlatıyor.Bu işlerin bu kadar basite alınması, vatan ve millet uğruna verdiğimiz şehitlerin unutulması büyük devlet olmanın kıyısından bile geçmediğimizi gösteriyor. İmralı da Öcalan ile yapılan görüşmelerde iktidarın hedefinin silah bıraktırmak olduğu söyleniyor. Hedef gerçekten doğru bir hedef ,ama hedefin doğru olması işi bitirmiyor. Çünkü Öcalan hiçbir şeyin karşılığını almadan PKK terör örgütüne silah bıraktırmaz,zaten terör örgütü de karşılıksız silah bırakmaz.Öcalan ,kendisine yeni bir yol çizilmesini istiyor.Ülkeyi yönetenler istedikleri kadar bunu saklayabilirler ,biz şehit yakınları bu yolun ne olduğunu sadece tahmin etmiyor ,aynı zamanda görüyoruz.O yolun Öcalan a özgürlük yolu olduğunu şehit yakını kimliğimle görüyorum.Hem Türk vatandaşı kimliğimle ,hem de şehit yakını kimliğimle bu yolu kabul etmiyor ve içime sindiremiyorum.Böyle bir yol Öcalan ı serbest bırakma yoludur.Bunun adının ev hapsi , ya da başka bir şey olması hangi gerçeği değiştirebilir ki!Böyle bir pazarlık hem hukuku, hem de şehitlerimizin insan haklarını katletmektir.Ülkeyi yönetenlerin demokrasilerde ve hukuk devletlerinde böyle bir haklarının olmadığını bilmek için siyaset bilimcisi olmaya gerek yoktur. İmralı daki sıkı pazarlıkta Öcalan ı ikna etmenin tek yolunun özgürlük yolu olduğunu kimse unutmasın.Bunun bile tek başına yeterli olmayacağı,başka taleplerinde sözünün alınacağı ya da adımlarının attırılacağını anlamak için müneccim olmaya gerek yoktur.PKK ya silah bıraktırmanın en garanti yolu olarak Öcalan a özgürlük yolunu açmak olsa da PKK dan yani Kandil den farklı sesler farklı talepler gelmesi kaçınılmazdır.Çünkü PKK nın lideri Öcalan olmakla birlikte ,bizzat PKK nın başında olup örgütte söz sahibi olan yeni liderlerin olduğu da unutulmamalıdır.Diyelim Öcalan ikna oldu terör örgütü silah bırakmaya razı edilecek, işte o zaman Öcalan ve terör örgütü, Öcalan için özgürlük olmazsa olmaz koşulunu ortaya koyacaktır.Öcalan a tamam özgürsün demek hukuk devleti yönetiminde mümkün değildir.Buna kalkışan buna yol açan bunu uygulayan suç işler.Öcalan ın serbest kalacak bir yola sokulmasını acaba hangi vicdan hangi hukuk kabul eder?Öcalan ile İmralı da pazarlık yapanlar bunu düşünmelidir.Ülkeyi yönetenlere biz şehit yakınları, Apo serbest,ya şehitlerimiz! diye sormayacak mıyız? Şehit yakınları iş hakkına ,ücretsiz seyahat kartına ,elektrik ve su indirimine,toplu paraya,maaşa susacak mı? Herkes aklını başına toplamalıdır. Elbette terör örgütü silah bırakmalıdır ama berdel Apo için özgürlük olmamalıdır.
n
n
n
n Şehit yakını kimliğim olmasa bile Türk vatandaşı kimliğimle bile Apo nun serbest bırakılmasına yol açan hiçbir şeyi içime sindiremiyorum... Şehit yakınıyım,şehit abisiyim canım acıyor,midem bulanıyor,böyle bir hukuksuzluğu asla kabul etmiyorum!..
n
n
n