Birçok insanın günlük yaşamını olumsuz etkileyen hareket hastalığı (araç tutması), özellikle araba, otobüs veya tren yolculuklarında sıkça rastlanan bir durumdur. Bu rahatsızlık, seyahat sırasında telefonla ilgilenirken ya da kitap okurken baş dönmesi ve mide bulantısı gibi belirtilerle kendini gösterir. Çin'deki Southwest Üniversitesi'nde görevli araştırmacı Qizong Yue, bu duruma yönelik yeni bulgular paylaştı. Yue, "Hareket hastalığı birçok kişinin seyahat deneyimini olumsuz etkiliyor ve ilaç tedavileri genellikle uyuşukluk gibi yan etkilere yol açıyor" dedi.
SES FREKANSLARININ ŞAŞIRTICI ETKİSİ
Araştırmacılar, ses frekanslarının insan dengesi üzerindeki etkilerini inceleyerek hareket hastalığına beklenmedik bir çözüm buldu. Elde edilen sonuçlar, sese maruz kalmanın, bu tür rahatsızlıklarda bozulan sempatik sinir aktivasyonunu düzelttiğini gösterdi. Qizong Yue ve ekibi, hareket hastalığı yaşayan 30 katılımcıyla bir sürüş simülatöründe deney yaptı. Katılımcılar, araç tutması belirtileri hissedene kadar simülatörde yolculuk yaptı.
Ardından, olası iyileşmeleri gözlemlemek amacıyla farklı müzik türleri dinletildi. Çalışmanın sonucunda, hafif ve neşeli müziklerin yolculuk esnasında dinlenmesinin, hareket hastalığı semptomlarını en etkili şekilde azalttığı tespit edildi. Katılımcılar, neşeli müziğin araç tutmasını %57,3 oranında azalttığını bildirdi. Benzer şekilde, yumuşak müzik %56,7'lik bir iyileşme sağlarken, tutkulu müzik %48,3 oranında etki gösterdi. Müzik dinlemeyen grupta semptomlarda %43,3'lük bir azalma görülürken, hüzünlü müzik dinleyenlerde bu oran sadece %40 oldu.
Bilim insanları, bu sonuçların altında yatan mekanizmayı şu şekilde açıklıyor: Yumuşak müzik stresi azaltarak gerginlikleri hafifletiyor, neşeli müzik ise beynin ödül sistemini harekete geçirerek dikkati başka yöne çekiyor. Buna karşılık, hüzünlü müzik olumsuz duyguları şiddetlendirebileceği için rahatsızlığı artırabiliyor. Katılımcılar, özellikle baş dönmesi ve mide bulantısı semptomlarında belirgin bir azalma olduğunu rapor etti. Bu yenilikçi yöntem, dünya genelinde milyonlarca insanın yaşadığı bu soruna kalıcı bir çözüm sunma potansiyeli taşıyor.




