Bu kadim figürün tarihi, Türk halklarının doğayla iç içe yaşadığı binlerce yıllık geçmişe dayanmaktadır. Kültürel hafızada, zorlu kış aylarının ve soğuk gecelerin merhametli koruyucusu olarak yaşamaya devam eden Ayaz Ata, efsanelerde darda kalan insanlara yardım eli uzatan, onlara yiyecek veya hediyeler götüren cömert bir kişilik olarak anlatılmaktadır. Aynı zamanda Ayaz Han olarak da anılan bu figür, cömertlik, bilgelik ve koruma gibi erdemlerle özdeşleşmiştir. Günümüzde bazı Türk halklarında yeni yıl kutlamalarında bir gelenek figürü olarak yerini almaktadır.
Ayaz Ata Geleneği Ve Rus Mitolojisi İle Farkları
Ayaz Ata geleneği, özellikle Sibirya ve Altay Dağları civarında yaşayan Kuzey Türkleri arasında yaygın bir şekilde kutlanmıştır. Bu bölge Türkleri, kış dönümünü kutlamak için sıklıkla Şamanları/Kamları kullanmışlardır. Türk inanç sisteminde Şamanlar, Tanrı'ya ulaşmak için başvurulan en bilge kişiler olarak görüldüğünden, Ayaz Ata görevi de onlara verilmiştir.
Bu gelenek, Hristiyanlık'taki Noel Baba (Saint Nicholas) ya da Rus kültüründeki Ded Moroz (Kar Baba) mitolojisiyle ilişkilendirilmez; aksine onlardan çok daha eskiye, Türk ve Altay mitolojisinin derinliklerine dayanır. Rus mitolojisindeki Ded Moroz, soğuk getiren kötü bir ruh olarak temsil edilirken; Türk mitolojisindeki Ayaz Ata ise soğukların sona ermesine aracılık eden iyi bir ruhtur. Ayaz Ata'nın bindiği kızakta bulunan altı ayak, Ülker burcunun altı yıldızını ve göğün altı deliğini sembolize etmektedir.
Mitolojik Kökeni Ve Rolü
Ayaz Ata, eski Türk inançlarında Ay Tanrısı ile iletişim kuran bir aracı görevi üstlenir. İnanışa göre, Ay Tanrısı'nın, soğuk hava koşullarına karşı Türkleri korumak amacıyla Ayaz Han'ı (Ayaz Ata) yeryüzüne gönderdiğine inanılmaktadır. Bu durum, Ayaz Ata'nın soğukları bitiren ve insanları koruyan pozitif bir rol üstlenmesini sağlamıştır. Ayaz Ata, doğa güçlerini ve kışın zorluğunu temsil eden, fakat aynı zamanda insanlara şefkatle yaklaşan bir kültürel simgedir.





