Terörle mücadele

kolay bir iş değildir...
Nizami olmayan
bir silahlı grupla
verilen
mücadelede,
güvenlik güçlerinin
yaptığı operasyonların
yanı sıra,
devletin diğer kamu kurum
ve kuruluşlarıyla
toplumun
kararlı işbirliği
önemlidir...
Bir uyum olmazsa,
o mücadele
cılız kalır...
Bugün Doğu ve Güneydoğu
Anadolu da
yaşanan
terör olayları,
her bakımdan
geçmiştekilerden
çok daha farklı
ve tehlikeli boyuta
ulaşmıştır...
Önceki gün
Ankara da, Samsunlu hemşehrimiz
Galip Asal ın
Çukurambar daki
Holyday Inn
Oteli nde
gazeteci kardeşimiz
Necmi Hatipoğlu nun
nikah törenindeydim...
Türkiye nin
terörle mücadelede
efsane isimlerinden
Mehmet Ağar da
eski danışmanı Necmi Hatipoğlu nu
bu mutlu gününde
yalnız bırakmamıştı...
Galip Asal,
beni tanıştırırken,
Ağar ismimi söyledi. Cemiyette birlikte olmuştuk dedi.
Bu yaşta, bu hafıza
şaşılacak bir şeydi.
İkinci şaşkınlığı ise
İhsan Kalkavan ın
rahatsızlandığını
konuşurken yaşadım. Ağar, Samsun Deniz Ticaret Odası Başkanı değil miydi? Geçen dönem CHP milletvekiliydi dediğinde;
dayanamayıp, Harika bir hafıza dedim. O sırada, masadaki bir arkadaş, rahmetli Demirel le çalıştığını hatırlatınca, gülüştük. Demirel de
Türkiye nin en ücra köşesindeki muhtarın
adını söylerdi.
Mehmet Ağar la yan yana oturuyordum. Ona yaşanan terör olaylarıyla ilgili bazı sorular yönelttim. Birikimlerini aktarıp aktarmadığını
ve önerilerinin ne olduğunu sordum...
Ağar, İçişleri Bakanı Selami Altınok ve Adalet Bakanı Kenan İpek ile
görüşmüştü. Her iki bakandan da övgüyle söz etti...
Ağar ın tam arkasında, saygıyla duran orta yaşlardaki
simalar tanıdıktı...
Onlar giderken,
Bu çocukların girdiği
çatışmalarda
hiç kayıp vermemiştik dedi ve lafı
deneyime getirdi...
Terörle mücadelede,
hem asker hem de
polisin arkasında güvenle
çarpışacağı
isimlerin önemini
anlattı...
Mesela dedi. Korkut Eken...
Bu isimlere, sözleşmeli uzman olarak
görev verilmesi halinde,
terörle mücadelede önemli
mesafeler alınabileceğini
söyledi...
Ancak, altını çize çize
halkla bütünleşme ye işaret etti...
Törerle mücadelenin
en önemli ayağı buydu...
Vedalaşarak ayrıldık...
Sonra düşündüm...
Birçok alanda
yetişmiş insanlarını
en verimli çağında
emekli eden veya
başka biçimde
kızağa çeken
bu ülke;
tecrübe denilen
kavramın ne zaman
farkına varacaktı?..