Samsunda engelli sayısı, diğer illere göre bir hayli yüksek...
Engelliler örgütlü ve üretken...
Kurumlar ve kuruluşlar, onların yaşamlarını kolaylaştırıcı
ne yapıyor?..
Hiç demesek bile eh işte!..
Tonynin öyküsünü sorumluluklarını unutarak, beynindeki engelleri aşamayanlara gönderiyorum...

* * *

Tony Aliverty kördü. Fakat o, yanında yardımcı kimse olmadan, hatta bastona bile gereksinmeden, mahşeri kalabalığın sokakları doldurduğu New York kentinde her gün tek başına işine gidip gelirdi. Yolda yürümesi onun için çok ama çok kolaydı. Metroya binmesi gerekirse, kat kat yerin altına iner, gideceği yere gider ve yine rahatlıkla dışarı çıkardı. Ne zaman duracağını, nereye gideceğini, ne yapmak istediğini çok iyi biliyordu.

Tony tekerlekli pateni mükemmel kullanır, bisiklete biner, çok güzel piyano çalardı. Onunla tanıştığımda bir büyük hastanede, gözlerini kaybeden yaşlılara yol gösterici, bilgilendirici olarak görev yapmaktaydı.

Kendisini hastanedeki odasında ziyaret etmiştim. Çok zevkli olduğunu hemen belli eden güzel bir takım elbise ve kravat vardı üzerinde. Konuşması çok etkileyiciydi. Konuşurken yüzüme o kadar güzel ve doğal bakıyordu ki, bilmeyen biri onun kör olduğunu kesinlikle anlayamazdı. Kendisini çok iyi yetiştirdiği belliydi. Braili eldivenle bile okuyacak denli hassas parmakları vardı. Daktilo klavyesini kusursuz ve hızlı kullanıyordu.

İşin en ilginç tarafı, yaptıklarının birini dahi önemsemek şöyle dursun, gayet sıradan bir şeyden bahseder gibi Her kör en az benim yaptıklarım kadarını yapabilir, eğer gerçekten yapmayı arzularsa diyordu.

Tony çok küçükken gözlerini bir hastalık sonucu kaybetmişti. Babası o tarihten itibaren oğlu ile bizzat ilgilenerek, etrafındaki eşyaları ona tanıtmakta büyük çaba sarfetmiş ve daima şu telkini yapmıştı: Ellerini öne doğru uzatarak yürüme