İnsanlar amelleriyle değil, Allah’ın(cc) lütfu ile cennete gireceklerdir.
Müslümanlar umut ve korku arasında yaşarlar.
“Bir kişi hariç, bütün insanlar cennetliktir” denilse Müslüman kendisini o bir kişiden sayacak kadar ( ben miyim acaba diyecek kadar)Allah’ın(cc) azabından korkar. Aynı şekilde, “bir kişi hariç bütün insanlar cehennemliktir” denilse o insan kendisini cennetlik kabul edecek kadar( Allah, cennetine koyacak kul ben olabilirim diyecek kadar) Allah’ın rahmetini ve cennetini umut eder.
İşte Müslümanların umut ve korku arasındaki uç noktalar, bu kadar yakın ve bu kadar uzaktır.
Bunun için de Kelam kitaplarında , “el-emnu küfrün, velye’su küfrün(Allah’ın rahmetinden umudu kesmek ve azabından emin olmak küfürdür- dinin dışına çıkmaktır-)” denilmiştir.
Cennet ve cehennem hiç kimsenin tekelinde değildir. Hiç kimse de bu noktada trafik memuru değildir.
“Bir köpeğe yapılan iyilikle cennete, bir kediye yapılan kötülükle de cehenneme gidilebilir.”
Bu konuda Peygamberimiz(sav),” susuz kalmış bir köpeğe kuyudan ayakkabısı ile su çekip, köpeğin susuzluğunu gideren kadının cennete, kediyi evinde hapsedip açlıktan ölmesine neden olan kadın da cehenneme gitmiştir” buyurmuştur.
İnsanlar amelleri ile sevap ve günahlarını büyütmemeli ya da küçümsememelidir.
Yaptıkları günahları küçümsememeli ve derhal tevbe etmelidir. Her zaman Allah’a(cc) karşı acziyetlerini gönüllerinde ve dillerinde ifade etmelidirler.
Aynı şekilde yaptıkları ibadet ve işlemiş oldukları hayırları abartmamalı, insanlara ve hatta yüce Allah’a(cc) sitem etmemelidirler.
Hele hele hiç övünmemelidirler.
İBADET VE HAYIRLARINA İNSANLARI VE NEFİSLERİNİ ASLA ORTAK YAPMAMALIDIRLAR.
Evet, cennet ve cehennem Allah’ın(cc) tekelindedir.
Bir köpeğe ikram edeceğimiz bir içimlik su ile cennete, bir kedinin ölümüne sebep olarak da cehenneme gidebiliriz.
Her şey Rabbimizin emrinde ve dileğindedir.
Rabbim! Bu kutlu ayın mağfiret(af) günlerindeyiz. Bizi de affolunanların zümresine dahil et ya Rabbi! AMİN…AMİN…AMİN…Selam ve dua ile…