TMMOB Samsun İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri ve Mimarlar Odası Samsun Şube Başkanı İshak Memişoğlu, yaptığı yazı açıklamayla Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Pilgir'e karşı oluşturulmaya çalışılan algı oluşturma girişimini şiddetle kınadıklarını ifade etti.

   YATIRIMCI FİRMA HADDİNİ AŞTI
Memişoğlu açıklamasında, "16 Haziran 2020 tarihli basında, Çarşamba Ovasının içinde bulunan, Eğercili Köyünde kurulmakta olan Biyokütle Enerji Santralinin Yatırımcı firması tarafından, Kimya Mühendisleri Odası Samsun Şube Başkanı Osman Nuri Pilgir'in katılmış olduğu bir canlı yayında Çarşamba ovasında kurulacak Biyokütle Enerji Santrali (BES) ile ilgili verdiği bilgilerin yanlış bilgiler olduğu, halkı aldatıp, kamuoyunu yanlış yönlendirdiği iddiası ile Oda Başkanımız istifaya davet edilmiştir. Kimya Mühendisleri Odamız, yatırımcı firmanın iddia ettiği gibi, filtreleme kullanılmayacağını değil, şirketin bu flitrelerin söz konusu gazları arıtacağı doğrultusundaki iddiasının bilimsel gerçeklerle uyuşmadığını ortaya koymuş, santralin çalıştırılması durumunda oluşabilecek olumsuzlukları, anayasadan aldığı kamusal sorumluluğu gereği elde ettiği bilimsel verileri kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla açıklamalarda bulunmuştur. Ortaya konulan veriler bilimsel temele dayandırılarak oluşturulmak sureti ile, çevre ve insan sağlığı üzerindeki olumsuzluklara dikkat çekmeyi amaçlamıştır. Verilen bilgiler yoruma dayalı olmayıp, BES için hazırlanmış tanıtım dosyasındaki veriler temel alınarak bilimsel kriterlerle örtüştürülerek Çevresel Etki bakımında oluşturacakları olumsuzluklar yönüyle kamuoyu ile paylaşılmıştır. Yatırımcı firma tarafından basın aracılığı ile yapılan açıklama ile ortaya konulan , gerek TMMOB ye bağlı Kimya Mühendisleri Odamızın Anayasamızın 135. Maddesinden aldığı Kamu Kurumu Niteliğindeki Kurum kurumsal kimliğine, gerekse Kimya Mühendisleri Odası Samsun Şubesi Başkanı Osman Nuri PİLGİR'in kişisel haklarına yönelik asılsız , mesnetsiz hakarete varan ifadelerini, ayrıca Odamız tarafından kamu yararı adına yürütülen çalışmalar ile üretilen ve bilimsel temele dayanan açıklamaların, " ideolojik ve siyasi görüşlerle kötü niyetli" nitelendirilerek algı operasyonu oluşturulması girişimini şiddetle kınıyoruz. Bu kadar ulvi ve önemli bir alanda Oda Başkanlığı yapan ve sorumluluğunu, araştırma ve büyük bir bilimsellik içerisinde yürüten, mesleki yeterliliği meslektaşlarınca da kabul edilerek demokratik seçimle göreve getirilen KMO Samsun Şube Başkanımız Osman Nuri PİLGİR ve Yönetim kurulunu istifaya davet etmekle, amacı bölge halkının doğal mirasını kirletmek, bölge kaynaklarından gelir elde etmekten başka bir şey olmayan Yatırımcı firma haddini aşmıştır." ifadelerini kullandı.

Samsun'da havayı kirletecek tarımı bitirecek
   BİYOKÜTLE ENERJİ SANTRALİ ADI ALTINDAKİ TERMİK SANTRAL
Memişoğlu açıklamasını şöyle sürdürdü:
"KMO Samsun Şubemizin, raporları ve beyanları ile, başından beri TMMOB yasasının verdiği yetki ve kamusal sorumlulukla hareket ederek, çevreye zarar vermeyen, doğru yerde planlanmış, tarım topraklarını koruyan bir anlayışla santralın yapımına yaklaşımını herzaman destekliyoruz.
Ayrıca Kurulmakta olan Biyokütle Enerji santrali adı altındaki Termik Santrali çevreyi hiç kirletmeyen, insan sağlığını hiç olumsuz yönde etkilemeyen bir tesismiş gibi gösterme ve bunu ispatlamak adına bazı bilim insanlarının makalelerini veya tezlerini çarpıtarak verme çabalarını da kamuoyunun taktirine bırakıyoruz. Şöyle ki; Tezlerine Dayanak olarak verdikleri, Yıldız Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümünden Pınar Balcı ve Yiğit Evren'in yaptığı 'Biyokütle Enerjisi Kırsal Kalkınmada Bir Potansiyel Olabilir Mi?' konulu araştırma makalesi, "Yenilenebilir enerji kaynakları, yakıtın yakılması veya yok edilmesini gerektirmeyen, dolayısıyla çevreye zarar vermeyen; güneş, rüzgâr, jeotermal, biyokütle gibi çeşitli kaynaklardır. " cümlesinden hareketle yakmanın olmadığı biyoenerji türlerinin ele alındığı bir makaledir.
Dayanak olarak gösterilen Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar'a ait Yenilenebilir Enerji Kaynakları adlı diğer makalede ise "Bitkiler büyürken, fotosentez sırasında atmosferden aldıkları karbondioksitin (CO2) karbonunu bünyelerinde biriktirip biyokütleyi oluştururken oksijeni dışarıya veriyorlar. Bu bitkiler yakıldığında ise CO2 yeniden atmosfere veriliyor. Bu nedenle biyokütle yakılmasına "sürdürülebilir biyokütle enerjisi kullanımı" adı veriliyor." denilmek sureti ile yine yakma işleminden bahisle ortaya çevre ve insan sağlığı için zararlı olduğunu bildiğimiz gaz çıkışından bahsetmektedir. Burada sürdürülebilir olan yakma işleminin yapıldığı biyolojik yakıttır. Güneş, rüzgâr, jeotermal, gibi yakıtsız, yanmadan enerji üretebilen, dolayısı ile kirletme faktörü sıfır olan, enerjiye dönüşen kaynaklar değildir.
İstanbul Teknik Üniversitesi, Enerji Enstitüsü tarafından kabul edilen Fahriye Enda ÇAĞAL'a ait BİYOKÜTLE ENERJİSİ POTANSİYELİNİN TÜRKİYE AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ Yüksek Lisans Tezinde, "2.2.1. Doğrudan Yakma
Günümüzde biyokütleden sağlanan enerjinin %95'inden fazlası biyokütlenin doğrudan yakılması ile elde edilmektedir [5]. Yakma; biyokütle enerjisini ısı, mekanik güç veya elektriğe dönüştürmede kullanılır. Net dönüştürme verimleri %20-40 arasında değişmektedir [7]. Biyokütlenin doğrudan yakılarak enerji üretilmesi, bilinen en eski yöntem olmasına karşın, son yıllarda verimi yükseltmek amacı ile yeni yakma sistemleri geliştirilmektedir. Özellikle biyokütle ile çalışan termik santral [12] yapımında akışkan yataklı sistemler alışılagelmiş yakma sistemlerinin yerlerini almaktadır. Hemen her türlü biyokütle kaynağını doğrudan yakmak olanaklıdır. Ancak, nem oranı yükseldikçe elde edilen ısıl değer azalır."
Burada da, Kimya Mühendisleri Odamızın tespitlerinde ifade ettiği gibi, özetle, biyokütle yakıtların düşük verimi ortaya konmuş, yakma işlemi uygulanan biyokütle atıkların elektrik enerjisine dönüştürüldüğü santraller, biyokütle ile çalışan termik santral olarak nitelendirilmiştir.

   HAVAYI VE TOPRAĞI KİRLETİR
KTO Karatay Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı Yüksek Lisans Programı'nda Ayşe ASLANTAŞ'a ait ,DÜNYA'DA VE TÜRKİYE'DE BİYOKÜTLE ENERJİSİNİN KULLANIMI VE POTANSİYELİ başlığı ile kabul edilen tezde, Biyokütle kaynakları belirli bir oranda karbon içermeleri sebebiyle tamamen temiz bir enerji kaynağı değildir. Tüm biyoyakıtlar fosil yakıtlara kıyasla daha düşük oranda CO2 salınıma sebep olsalar da yanlış ve fazla miktarlarda kullanımı hava ve toprak kirliliğine sebep olur (BP, 2014: 24; Montgomery, 2014: 272-275).
Biyoyakıtların verimleri fosil yakıtlara göre daha düşüktür. Bu durum; aynı miktarda enerji üretimi için daha fazla miktarlarda biyoyakıt kullanılmasına ve dolayısıyla karbon salınımının artarak iklim üzerinde fosil yakıtlara kıyasla daha fazla olumsuz etkilere sebep olmaktadır (Montgomery, 2014: 277).
Saptamalarına yer verilerek, Kimya Mühendisleri Odamızın yayınladığı görüşlerin desteklendiği görülmektedir.
Bütün bunlar biyokütle enerji seçenekleri arasında bulunan biyolojik atıkların doğrudan yakılarak termo kimyasal işleme tabi tutulmak sureti ile enerjiye dönüştürülmesi sürecinin bilimsel veriler doğrultusunda çevre ve insan sağlığına etki edebilecek oranlarda kirletici olduğunun altını çizmektedir.
İtirazımız, yerel kaynaklara dayalı enerji arzını gerçekleştiren biyokütle enerji santrallerinin ülkemizde ve kentimizde kurulması, yaygınlaştırılmasına değildir.
İtirazımız, enerji üretirken, sürdürülebilir olan biyolojik kaynakların ve atıkların kullanımı ile değer yaratma esnasında, elde edilmesi sürdürülebilirlik açısından binlerce yıl süren ve çok daha önemli doğal değerimiz olan Çarşamba ovası gibi verimli tarım topraklarımızın kaybedilme tehlikesine maruz bırakılarak ısrarla bu alana kurulmasınadır.
Konunun taraflarca doğru yönü ile değerlendirilmesi, savunma adına mesnetsiz ve seviyesiz dil yerine, bilimsel verilere dayalı daha diplomatik bir dil kullanılması dileğimizdir."