Zor günler yaşadık. Korktuk sustuk. Konuşamadık. İnsanlar kendi gölgelerinden dahi kaçar oldu. Güvenmeyi, dostluğu insanlığımızı ve inancımızı yitirdik.
Seçim çalışmaları bitince ortalık biraz sakinleşti. Sanki hafiften bir rehavet düştü yüreklere.
Yeni kurulacak hükümetten beklentilerimiz elbette yüksek.
Siyasi yorumlar, hesaplaşmalar, restler hepsi bir yana.
Benim beklentim 5199 sayılı yasanın ivedi olarak düzeltilmesidir.
Son yıllarda iyice bilendik. Herkes adeta bir şiddet küpü haline geldi.
Şiddet toplumda yedi yaşa kadar indi. Merhamet, dostluk gibi bütün insani kavramları unuttuk.
Şiddetin ilk büyük hedeflerinden biri de ne yazık ki hayvanlardır. Bir kedinin kuyruğunu çeken ya da bir köpeği taşlayan veya kuş avlayan bir çocuk ileride gücü yettiğinde şiddeti bu kez insana yöneltecektir. İşte bu yüzden hayvanları korumak aslında insanlığımızı korumak ve sahip çıkmaktır.
Bugün hapishanelerde yatan azılı katillerin çoğu, çocuk dönemlerinde mutlaka birer hayvan öldürmekle başlamıştır. Bu bilimsel bir araştırma sonucudur.
İnsan öldürmekle hayvan öldürmek arasında çok ince bir çizgi vardır. Avlanmak da spor olmayıp öldürme güdüsünün tatmin edilmesidir. Spor her iki tarafın rızası ile yapılır.
5199 sayılı hayvan hakları yasası sümen altında bekletilip hala olması gereken sonuca varamamıştır. Aslında bu yasayı hayvanlardan ziyade Avrupa Birliği’nin gönlünü hoş etmek yasası haline getirmişlerdir. Bizdeki yasa sadece kabahatler kapsamında algılanmaktadır.
Yurtdışında hayvan hakları yasası çok farklı olup hapis cezaları hatta bazen ağır hapislerle bile sonuçlanmaktadır. Hayvanlara yapılan şiddetin önüne ancak yasalarla kalkan olabiliriz.
Haytap bu yola baş koymuştur. Ülkenin her bir yanında var olma savaşı vermektedir.
Roboski katırlarından tutun , Kahramanmaraş ayısına dahi el vermektedir. Ayımız şu an Karacabey Harası’nda rehabilite edilip yakında özgürlük koşusuna çıkacak.
Yunuslardan, foklara , karıncadan file… Kuş , kedi köpek aklınıza gelen bütün hayvanların avukatı ve savunuruyuz. En az insanlar kadar yaşam ve saygı görme haklarına inancımız sonsuz…
Bu bir kültür ve inanç meselesi ise hayalimizin ve düşlerimizin sonu yok.
Halkımız bu konuda çok geri kalmış ve cahil. Bütün bunlar da eğitimsizlik ve geliştirme bozukluğundan kaynaklanmaktadır.
Çocuklarınıza doğa hayvan sevgisini aşılayın. Bırakınız çocuğunuzun elleri kirlensin çamurla oynasın. Bir hayvanla göz göze gelsin. Merak etmeyin sadece ruhu gelişir.
Toprak ve doğa; insan ruhunun en iyi ilacıdır. Mutluluktur doğayı sevmek ve sarmak.
Bırakın çocuklarınız mutlu olsun. Mutluluk çikolata gibidir. Erir gider ama tadı damağınızda kalır.
Bir hayvanla büyüyen çocuk sorumluluk duygusu almayı ,paylaşmayı ve bilinçlenmeyi öğrenir.
Sevmeyi, sevilmeyi anlar. Sevgi eksiklikleri insan ruhunda onarılmaz patolojik defektler yaratır.
Biblolar nasıl evinizin süsü ise, sokaklardaki kedi, köpek bitkiler ve ağaçlar da sokakların süsüdür.
Duygudan yoksun şehirler, kasabalar istiyorsanız, sokaklarınızı canlılardan yoksun bırakın.
Betonlaşma, asfalt rezidanslar ve evler yeteri kadar topraklarımızı zaten işgal etti.
Ağaçlarımız kesildi ve kurudu. Yakın zamanda susuz ve nefessiz kalacağız.
Bir gün elbet bütün taşlar yerine oturacak. . Bu evren kendisine yapılan eziyetin hesabını soracak.
Tıpkı denizlerin kendinden alınanı bir gün yine geri aldığı gibi.
Aziz Nesin usta ne güzel eylemiş de şöyle demiş.
Hayvan sevgisi , insanın insandan kaçışıdır.
SOKAK HAYVANLARI İÇİN KAPINIZIN ÖNÜNE BİR KAP MAMA ,BİR KAP SU KOYUNUZ LÜTFEN.
İSTEYEREK, SEVEREK ALDIĞINIZ HAYVANLARI SIKILDIM DİYEREK SOKAKLARA TERK ETMEYİNİZ.