Elinde Polis beni takip etmepankartı taşıyan
eylemci genç kızın karakolun önündeki
polis memurunun önünden geçerken
fotoğrafını görünce
yeni neslin ne kadar şanslı olduğunu
düşündüm...
12 Eylül öncesi
yaşananları hatırladım...
O yıllarda, bırakın karakol önünde
eylem yapmayı,şehrin herhangi bir yerinde
böyle bir girişimde bulunulsa,cop yemeden kurtulana
efsunlu gözüyle bakılırdı...
Karakolda tanıklık yapmak
bir meseleydi...
Eskiler, Paran çoksa kefil,işin yoksa şahit ol diye
boşuna dememişti...
Dün akşam saatlerinde
haber merkezine gelen
eylem fotoğrafı,polisin ekonomik şartlar dışında
geldiği noktayı, dahası dünden bugüne uzanan
süreci iyi anlatması bakımından ilginçti...
Gençler, polis merkezinin önünden eylem yaparak geçti de kıyamet mi koptu yani?..
Türk polisi,yıllarca hem içeriden hem dışarıdan
gerçekleştirilen dezenformasyonlar
yüzünden kendi insanına yabancıymış
gibi gösterilmedi mi?..
Yakıp yıkmak, hakaret etmek ve
başkalarına zarar vermek yoksa işin içinde,
bu tür protestolar, herkesçe kabul görmese de
rahatsızlık da vermiyor...
Böylesine görüntüler, demokrasinin
tüm kurum ve kurallarıyla
yaşatıldığı ülkelerde var...
Benim memleketimde neden olmasın?..
Dün uzun uzun baktığım bu fotoğraf
sayesinde, her yanımızı sarmalayan
karamsarlıklardan kurtulup, içimdeki umut ışığının parlaklığını hissettim...
Yakıp yıkmıyor, hakaret etmiyor
ve başkalarına zarar vermiyorsa
bunu kabahat nevinden
suç saymak bile yanlış olur...
Demokrasi herkese lazım!..