UEFA Konferans Ligi, futbolseverler için dikkat çekici bir turnuva olsa da, genellikle ilgi yalnızca final aşamasında artar. Daha az tanınan kulüplerin karşılaşmaları çoğu zaman geniş kitlelerin dikkatinden kaçar; hatta bu takımların isimlerini pek çok taraftar belki de ilk kez duyar.
Futbol deneyimini farklılaştırmak isteyenler için güvenilir alternatifler mevcut — ilginç maçları takip etmek ya da heyecan dolu anların tadını çıkarmak için Pinco giriş yeterlidir. Platformda ayrıca çeşitli şans oyunlarına da kolayca erişilebilir.
Avrupa'nın Gölgesindeki Devler: Konferans Ligi'nde Beklenmedik Final
UEFA Konferans Ligi kurulalı beri henüz hiçbir finalde "küçük" takımlar arasında bir kapışma yaşanmadı. Bu sezon da istisna olmadı: Polonya’nın Wrocław kentinde oynanan finalde Sevilla temsilcisi Betis ile Londra’nın güçlü ekibi Chelsea karşı karşıya geldi. Eğer Enzo Maresca’nın öğrencileri bu eşleşmede yer almasa, bu durum küresel çapta bir sürpriz olarak değerlendirilebilirdi.
Yine de kimse daha sonra Chelsea’nin bu turnuvada "yedek kadroyla" mücadele ettiğini hatırlamayacak. Sezonun ilk yarısında bu kadroda Mykhailo Mudryk’e bile yer vardı — onun sonrasında yaşadıklarını hepimiz gördük. Sonuç mu? Mavi-beyazlılar şaşırtıcı olmayan bir şekilde grup aşamasını zirvede tamamladı, bu sayede ilk play-off maçını pas geçip doğrudan son 16’ya kaldılar. Ardından rakiplerini tek tek eleyerek finale yürüdüler:
● Kopenhag: 3-1
● Legia Varşova: 4-2
● Djurgårdens IF: 5-1
Betis’in yolu ise bir adım daha uzundu ve bu zorlu seride şu rakipleri geçti:
● Gent: 3-1
● Vitória Guimarães: 6-2
● Jagiellonia: 3-1
● Fiorentina: 4-3
Bu sonuçlar, turnuvanın başından beri beklenmedik bir şekilde büyüyen rekabet seviyesini ve finale çıkan kulüplerin aslında ne kadar büyük olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Betis’in Sürpriz Yumruğu: Favori Chelsea İlk Yarıda Dağıldı
Tüm bu detaylar elbette daha çok istatistik meraklıları için ilginç olabilir. Asıl dikkat ise sahadaki mücadeledeydi — Manuel Pellegrini’nin takımı, kâğıt üzerinde açık ara favori olan rakibine ne sunabilecekti? Chelsea’nin böylesine güçlü bir unvanla sahaya çıkması, ilk yarıdaki oyunlarıyla adeta kendi ayağına dolandı.
Enzo Maresca’nın ekibi, hücum anlamında öylesine yavan bir performans sergiledi ki, akıllarda kalan tek pozisyon 6. dakikada Cole Palmer’ın dar açıdan sağ kanattan yaptığı etkisiz vuruş oldu. Ne yaratıcı fikirler vardı sahada, ne de cesur hamleler. Dahası, "Emekliler" savunmada da hata yaptı ve hızlı bir şekilde golü yedi.
Betis maça yüksek enerjiyle başladı ve 9. dakikada uyguladığı agresif pres sonucu rakibin kendi yarı sahasında yaptığı hatayı affetmedi. Topu kapan Fornals, İsko ve Abde Ezzalzouli üçlüsü iyi bir kombinasyonla atağı tamamladı; sol çaprazdan ceza sahasına giren Abde, topu uzak köşeye yerden göndererek skoru açtı.
Bu golün ardından "yeşil-beyazlılar" baskılı oyunlarını sürdürerek tempoyu düşürmedi. İlk yarı boyunca oyunun kontrolü tamamen onlardaydı ve Chelsea’ye cevap şansı bile tanımadılar. Bu da finale oldukça iddialı bir başlangıç anlamına geliyordu.
İkinci Yarıda Dağılan Betis: Chelsea Vitesi Artırınca Fark Kaçınılmaz Oldu
Ama hepsi bu kadardı. İkinci yarının başında ilk yarıda sol kanatta Gusto’yu paramparça eden Abde Ezzalzouli, bu kez karşısında Reece James gibi daha dirençli bir savunmacı buldu. Üstüne bir de yaşadığı sakatlık eklenince, sahadaki dakikalarının sayımı neredeyse o anda başlamış oldu. Abde’nin sahadan silinmesiyle Betis’in bütün enerjisi de dağıldı. Ne yazık ki Pellegrini’nin takımı o andan sonra ciddi bir direnç gösteremedi.
Chelsea ise rakibin savunmaya çekilmesi nedeniyle hücumda zorlanmaya devam etti. Ancak Palmer’ın pasları yavaş yavaş rakip ceza sahasına işlemeye başladığında, goller adeta kendiliğinden geldi. Cole Palmer’ın sağ kanattan yaptığı ortalar, mükemmel zamanlamalarla Enzo Fernandez ve Nicolas Jackson’ın kafasına indi. Onlar da topu köşelere yollayarak işi bitirdi.

Londra ekibi bu şekilde skoru eşitledi, ardından öne geçti ve sonrasında işi tamamen teknik ustalıkla noktaladı. Betis’in toparlanacak hâli yoktu; panikle ileri çıkan takım tamamen savunmayı unuttu ve açık alanda şu isimlere karşı koyamadı:
● Jadon Sancho: etkili bir kontraatakla skoru açtı
● Moisés Caicedo: Betis’in gardını iyice düşüren golü attı
Bu noktadan sonra Sevilla temsilcisi için geri dönüş mümkün değildi. Oyunun kontrolünü tamamen kaybettiler ve alınan skor, farkın daha büyük olmamasıyla adeta bir teselliye dönüştü.
Kupaya Bir Adım Kala: Chelsea Zaferle Taçlandı, Betis'in Rüyası Yarım Kaldı
Bosnalı hakem Irfan Peljto’nun çaldığı son düdük, UEFA Konferans Ligi finalinde Londra temsilcisi Chelsea’nin galibiyetini resmen ilan etti. Mavi-beyazlılar, zorlu geçen mücadelede ikinci yarıda gösterdikleri etkili performansla maçı lehlerine çevirmeyi başardı. Bu zafer, turnuva boyunca kadro derinliği, bireysel beceri ve maç sonu disipliniyle öne çıkan bir takımın emeklerinin taçlandığı an oldu.
Öte yandan, Sevilla’nın köklü kulübü Betis için bu final maçı, hayallerin sadece birkaç dakika uzağında kaldığı dramatik bir sona dönüştü. Tüm sezon boyunca gösterdikleri cesur oyun, zorlu rakiplere karşı elde edilen galibiyetler ve istikrarlı ilerleyişleri, ne yazık ki son engelde yeterli olmadı. Özellikle ikinci yarıda yaşanan düşüş ve kilit oyuncuların etkisiz kalması, onları tarihi bir başarıya ulaşmaktan alıkoydu.
Böylece finalin ardından Chelsea bir kez daha Avrupa kupalarındaki etkinliğini ve tecrübesini ortaya koyarken, Betis de tüm futbolseverlerin takdirini kazansa da, kupayı bir adım farkla rakibine kaptırmış oldu.




