Uçak yolculuğu, modern hayatın en hızlı ve konforlu seyahat yöntemlerinden biri olsa da, pek çok insan kalkış ve iniş anlarında ekstra bir tedirginlik hisseder. Aslında bu korku boş değil; bilimsel araştırmalar da gösteriyor ki, uçak kazalarının büyük bir kısmı bu iki kritik anda gerçekleşiyor. Peki neden kalkış ve iniş bu kadar riskli aşamalar?
Uçuşun En Hassas Anları: Kalkış ve İniş
Bir uçuş genel olarak sekiz aşamadan oluşur; bu aşamalar arasında seyir, tırmanış, iniş ve kalkış gibi kritik bölümler bulunur. İlginç olan ise, uçuş süresinin sadece yaklaşık %6’sını kapsayan kalkış ve iniş aşamalarının, kazaların büyük çoğunluğuna ev sahipliği yapmasıdır. Yani, toplam uçuş süresi boyunca sadece kısa bir zaman dilimi, riskin en yüksek olduğu dönemdir.
Boeing tarafından 1959’dan 2017’ye kadar olan ticari uçak kazaları incelendiğinde, 2007-2016 yılları arasındaki ölümcül kazaların yaklaşık yarısının iniş ve alçalma sırasında meydana geldiği görülüyor. Kalkış ve tırmanış aşaması ise ölümcül kazaların yaklaşık %13’ünden sorumlu. Bu veriler, bu iki kısa aşamanın ne kadar kritik olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Neden Bu Kadar Riskli?
Kalkış sırasında uçak yerden sadece birkaç metre yükselirken, pilotların karşılaşabileceği herhangi bir sorun için müdahale zamanı çok kısıtlıdır. Genellikle kalkış süresi 30-35 saniye civarındadır ve bu kısa sürede ortaya çıkabilecek mekanik arıza, motor problemi veya hava koşullarına bağlı zorluklar, pilotun hızlı ve doğru karar vermesini zorunlu kılar. Ayrıca uçak henüz yeterince yüksek olmadığı için, hataları düzeltme şansı oldukça azdır.
İniş aşamasında ise uçak alçalırken hız ve irtifa sürekli değişir, bu da pilotların hassas bir kontrol yapmasını gerektirir. Hava koşulları, pistin durumu ve ani rüzgar değişiklikleri inişi zorlaştırabilir. Burada yapılacak en küçük bir hata bile kazaya yol açabilir. Çünkü iniş anında uçağın zemine güvenli ve kontrollü şekilde temas etmesi gerekir.
