Gerçekten de inanılacak gibi değil...
Olayı; yaşamının
hiçbir karesinde abartıya yer vermeyen
ve mütevazılığıyla sevdiğim
bir arkadaşım anlatmasaydı,
ne yalan söyleyeyim, ben de zor inanırdım.
Bir büyük özel kurumun önemli
kademesinde
görev alan bu arkadaşım,
güvenilir ve düzgün bir insandır da...
Yani, onun anlattıklarının
altına gözüm kapalı imza koyarım...
Dün yaşadıklarını anlatırken bile, olayın etkisinden kurtulamadığını hissettim...
Onu birlikte dinleyelim mi?..
Pazar akşamı, Atatürk Havalimanına geldim. Saat 18.30da İstanbuldan
Samsuna uçacağım. Biletimde belirtilen biniş kapı numarası 401di. Salondaki dijital
panoda da kapı numarası aynıydı. Ben de 401 nolu kapıya yöneldim. Uçağın 1 saat 15 dakika rötar yapacağı belirtilmişti. 401 nolu salonda kalkış saatini bekliyorum. Bu sırada, Dalamana gidecek yolcular da
401 nolu kapıya geldi. Ardından Malatya uçağının yolcuları da aynı salonda... Bir curcuna yaşanıyor ki sormayın. Ne oluyor? diye görevliye sorduğumda, Sizin kapı numaranız 111 olarak değişti yanıtını aldım. O hengame içinden sıyrılıp, 111 nolu kapıya giderken, dijital panoda kapı numarası yine 401 olarak belirtiliyor ve hiçbir anons yapılmıyordu. Sanıyorum, birçok Samsun yolcusu hala 401 nolu salondaydı. 111 nolu kapıdan saat 20.00da uçağa bindim. Bu arada, bizim uçak yakıt alıyordu sanırım. Koltuğuma oturduğumda hostesler,
Kemerlerinizi bağlamayın, yerinizden kalkmayın ve tuvaletlere gitmeyin diye uyarıda bulundu. Tehlikeli bir durum mu var? diye sordum. Hostes, Evet dedi. Öyleyse uçağa niye aldınız? diyecek oldum. Panik yaratmak istemediğimden sustum. Bu sırada,
uçakta Layds and centilmen diye başlayan, kasetten yapılan anons devreye girdi. Kemerlerinizi bağlayın! Aman Allahım, aklımı oynatacağım! Yaşadıklarıma inanamıyorum. Rüyada mıyım? diye kendi kendime söyleniyordum. Hostesler, Kemerlerinizi bağlamayın diye uyarıda bulunuyor, ardından böyle bir anons yapılıyor. Bu sırada, uçağın salon ışıkları bir yanıp, bir sönüyor. Yolcuların gözlerindeki korkuyu görebiliyorum. Zaten tepki sesleri çok geçmeden yükseldi. Yıllardır büyük bir zevkle yolculuk yaptığım THY uçağında ilk kez böyle bir şey yaşıyorum. Şaşkınlık arasında bildiğim duaları peş peşe okumaya başladım. Neyse ki saat 20.15 sıralarında kalktık. Pilot, gecikme için özür diledi. Uçak, Samsuna iniş yaptığında derin bir oh çektim.
Servise binip Çınarlıktan Samsuna geldiğinde
hemen evin yolunu tuttu. Yaşadıkları
onu yorgun düşürmüş, yastığa başını koyar koymaz uyumuştu...
Saatler 00.14ü gösterdiğinde
cep telefonuna gelen
mesaj sesiyle uyandı...
SMS, THYden geliyordu. Biletini online sistemle aldığı
için THY onu uyarıyordu. Uçağın biniş kapısının
değiştiğinin bilgisi veriliyordu...
Yaşadıklarını unutmak
için uyumaya çalışan
arkadaşım, bu mesajı Şaka
diye yorumlamak istedi...
Pozitif düşünerek
uyumak istemişti ama becerememişti...
Çünkü, THYde son günlerde
yaşanan gariplikler onu da rahatsız etmişti...
Sonuçta, THY ayakta kalabilen
milli kuruluşlarımızın başında
geliyordu...
Ve THYnin başına da
bir şey gelsin istemiyordu...