Türkiye Büyük Millet Meclisi, 28’inci dönemin 3’üncü yasama yılını sağlık sisteminde önemli dönüşümler içeren bir yasa paketiyle noktaladı. 29 maddeden oluşan yeni düzenleme, sağlık alanında sıkça tartışılan başlıklara doğrudan müdahale ediyor. Meclis Genel Kurulu’nda gece saatlerine kadar süren yoğun görüşmelerin ardından kabul edilen yasa, yaz dönemine girilirken yasama faaliyetlerine kısa süreli bir ara verilmesini de beraberinde getirdi. TBMM, yaz boyunca kurulacak çeşitli araştırma komisyonları ve “Terörsüz Türkiye” inisiyatifi çerçevesinde çalışmalarını sürdürecek. Olağan dışı bir gelişme yaşanmadığı takdirde Genel Kurul, 1 Ekim Çarşamba günü yeni yasama yılına resmen başlayacak.
Parklara Sağlık Merkezleri Geliyor
Yeni yasa kapsamında, büyükşehirlerde yer alan ve yüzölçümü 2 bin 500 metrekareyi aşan parklara, imar planında herhangi bir değişiklik yapılmaksızın sağlık tesisleri inşa edilebilecek. Gereksinim duyulan alanlarda acil sağlık birimleri, sağlıklı yaşam merkezleri veya aile sağlığı merkezleri kurulabilecek. Bu adımın, kent yaşamında sağlık hizmetlerine ulaşımı kolaylaştırması hedefleniyor.
Serbest Çalışan Hekimlere Düzenleme
Özel hastanelerdeki doktor istihdamı da yeniden şekillendirildi. Artık bu kuruluşlar, yalnızca bordro üzerinden çalışan hekimlerle sözleşme yapabilecek. Bağımsız fatura kesen ya da şirket aracılığıyla hizmet sunan doktorların bu uygulamasına son verilecek. Tabip, diş hekimi ve uzman hekimler en fazla iki farklı sağlık kurumunda görev alabilecek. Sistemin oturması amacıyla bu kurallar, 1 Haziran 2026 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek.
Aile Hekimliğinde Yeni Statü: Uzmanlık Dönemi
Yasayla birlikte aile hekimliği de ‘uzmanlık’ statüsüne alındı. Bu alanda beş yılını dolduran aile hekimleri, Sözleşmeli Aile Hekimliği Uzmanlık (SAHU) programı kapsamında dört yıl sürecek uzmanlık eğitimine başvurabilecek. Eğitim sürecinde klinik rotasyon aşamasına gelen hekimler, ilgili döneme ait ek ödeme imkanlarından yararlanabilecek.
Organ Bağışına Dijital Kolaylık
Organ bağışı işlemleri artık daha sistemli ve dijital ortamda gerçekleştirilebilecek. Bireyler, e-Devlet Kapısı ya da Sağlık Bakanlığı’nın bilgi sistemleri aracılığıyla kimlik doğrulama yaparak tüm vücut ya da belirli organlarını bağışladığını beyan edebilecek. Ayrıca, noter onaylı bir vasiyetle ya da iki tanığın huzurunda bu iradesini açıklayan kişilerin beyanı geçerli kabul edilecek. Yakınları aksi yönde görüş bildirse bile, bağışçının hayattayken ortaya koyduğu irade esas alınacak. Organlarını bağışlayan kişilerin eşi ve birinci derece yakınları, ileride organ nakline ihtiyaç duyduklarında, acil hastalardan hemen sonra sıraya alınarak öncelik kazanacak.
