Daha önce yazmıştım ama unutanlar için yazayım fıkrayı...

***

Gök yarılmış, boşalırcasına yağmur yağmaktadır...

Otelin döner kapısının önüne aynı anda bir kadın ve bir erkek gelir...

İkisi de aynı anda içeri girerler...

Aynı anda resepsiyonunun önüne varırlar...

Aynı anda ağızlarından:

- Bir oda istiyorum!

Sözcükleri dökülür...

İkisi de sudan çıkmış sıpaya dönmüş haldedir...

Resepsiyon görevlisi ikisine de acıyan gözlerle bakar...

- Maalesef, sizlere verebileceğim bir tek odam var!

Hem kadın hem erkek önce kendinin geldiğini iddia ederek odanın kendisine verilmesi gerektiğini söyler...

Resepsiyon görevlisi öylece bakıyordur...

Sonra kadın, nezaket kuralları hatırlatması yapar...

Erkek, "O bu şartlarda değil!" diye çıkışır...

Kadın, "Tamam ne yapalım o zaman aynı odada birlikte kalalım" der...

Erkek kabul eder!

***

Odaya çıkarlar...

Önce kadın duşunu alır, ardından erkek...

Erkek banyodan çıktığında kadın eliyle yatağın tam ortasına koyduğu katlanmış çarşağı göstererek...

"Siz bu tarafta yatacaksınız, bu çarşafı asla atlamayacaksınız!" der ve yatar...

Erkek de kendine ayrılan bölgeye uzanır!

***

Sabah kadın adamın bağırmasıyla uyanır...

Pencerenin önüne dikilen adam aşağıdaki seyyar satıcıya bağırıyordur:

- Ne bu lan sabah sabah bağırıyorsun. Başlarım senin domatesinden, patatesinden... Valla atlarım aşağıya ağzını burnunu kırarım!

Adamın bağırmasını kadının kahkası susturur:

- Ulan gece boyunca 5 santimetrelik çarşafı atlayamadın da, beşinci kattan aşağıya mı atlayacaksın (!)

***

Fıkra bu...

Ama sonuç cümlesinin benzerlerini Samsun'da fazlasıyla görüyoruz...

5 santimetrelik işi yapamayanlar 5 katlık işi yaptığını iddia ediyor...

Ya da yapacağını...

Kimi işi bitiriyor, kimi üstüne çöküyor...

Kimi sadece 'müjdeliyor', sonra unutuyor, unutturmaya çalışıyor...

Kiminin sıfatı sözde...

Kiminin ise her şeyi lafta!

Ve Samsun'a düşen laf salatasından başkası olmuyor...