1916 yılı, Büyük Savaş'ın en çetin günleri yaşanırken, Çanakkale Zaferi'nin hemen ardından Galiçya Cephesi'nden yeni dönen Mustafa Ertuğrul, Akdeniz kıyılarında gerçekleştirdiği harekâtlarla adını tarihin sayfalarına altın harflerle yazdırmıştır. Bu bilgilendirici yazıda, Mustafa Ertuğrul kimdir ve bu destansı başarıyı nasıl gerçekleştirdiğini detaylıca ele alacağız.
O dönemde Akdeniz'de devriye gezen bazı İngiliz ve Fransız savaş gemileri, Antalya'dan Fethiye'ye kadar uzanan Türk kıyılarını top atışlarıyla taciz ediyor, erzak taşıyan yelkenlileri batırıyor ve hatta kıyılara ajan bırakıyorlardı. Bu gemilerden biri olan İngiliz bandıralı HMS Ben-My-Chree adlı uçak gemisi, uçaklarını kullanarak kritik mevzilerdeki köprüleri ve demir yolu hatlarını bombalayarak Türk ikmal hatlarını kesintiye uğratıyordu. İşte bu kritik dönemde, Mustafa Ertuğrul ve topçu bataryası, bu tehditleri ortadan kaldırmak üzere görevlendirilmişti.
Meis Harekâtı Ve Dehşet Veren Bir Plan
Tarih 10 Aralık 1916'yı gösterdiğinde, Çanakkale'de 5. Ordu'ya komuta eden Alman General Liman Von Sanders'in "çok gizli" emriyle, o sıralarda İtalya'ya bağlı ancak İngiliz ve Fransız kontrolünde olan Meis Adası'nın işgal ve tahkimine karar verildi. Plana göre, 120 kişilik Türk bölüğü, sekiz yelkenli ile Meis Adası'na çıkarma yapacak ve kıyıdaki Türk bataryalarının desteğiyle adayı ele geçirecekti. Taarruzun komutanlığını Alman Ezelberk, obüsün komutanlığını Ittman, dört dağ topunu ise Mustafa Ertuğrul üstlenecekti.
Ancak, çıkarma öncesinde adaya beş düşman gemisinin demir atması üzerine harekât iptal edildi. Umutsuzluğun baş gösterdiği bu anda, Mustafa Ertuğrul, limana demirlemiş savaş gemilerinin 4.5 km mesafede olduğunu ve bataryaların menzilinde bulunduğunu fark etti. Üstelik Pazar günü olması sebebiyle mürettebatın çoğu sahildeydi ve gemilerin bacaları örtülmüştü. Bu durum, Mustafa Ertuğrul'a gemileri vurma ve hatta batırma fırsatı sunuyordu. Bu parlak fikir, Binbaşı Şimitkolbo ve Obüs Komutanı Ittman tarafından desteklenerek saldırı planı hızla organize edildi.
HMS Ben-My-Chree'nin Batırılışı
Saldırı günü 27 Aralık 1916'ydı. Saat 13.00'te başlayan hazırlıklar sonrasında, saat 13.25'te "Ateeeş!" komutu verildi. Mustafa Ertuğrul, o anları şöyle anlatıyordu: “Türk askeri cenge hazırlanıyordu. Biraz sonra kopacak kıyametin heyecanı ile benim de yüreğim çarparken; gözüm batarya dürbününün adesesinde, düşmanı seyrediyordum... Saat 13.25'te aylardan beri karşısındaki yabancı çığlıklara dişini sıkıp susan dört ağız birden alev kusmaya başladı…”
Başlangıçta Obüs'ten atılan mermiler isabet kaydedemese de, mesafenin tayin edilmesi sağlandı. Bu sırada Fransız toplarının Obüs cephaneliğindeki barutlara isabet etmesiyle büyük bir yangın çıktı ve Obüs ateşi kesmek zorunda kaldı. Bunun üzerine Binbaşı Şimitkolbo, çaresizlik içinde Mustafa Ertuğrul'dan tüm ateşi Ben-My-Chree'ye yoğunlaştırmasını talep etti. Mustafa Ertuğrul'un komutasındaki 7.7 inçlik dört dağ topu, devasa gemiyle mücadeleye girişti. İlk salvodan bir mermi, ikinci salvodan ise üç mermi geminin uçak hangarına isabet etti. Hangardaki benzin deposunun vurulmasıyla gemide büyük bir yangın başladı. Mürettebatın denize atladığı, karadaki personelin ise dağlara kaçtığı görüldü. Tam 36 dakika süren isabetli atışlar sonucunda, 120 metre boyunda ve saatte 24,5 mil hız yapabilen, altı uçak taşıyan İngiliz uçak gemisi Ben-My-Chree, baş tarafından sulara gömüldü. Tarih kitaplarında bu olay, "Batırılan ilk uçak gemisi" olarak tek bir cümleyle yer almaktadır.
Paris II Ve Alexandre Gemilerinin Yok Edilmesi
Ben-My-Chree'nin batırılmasının ardından diğer üç düşman gemisi limandan kaçarken, Mustafa Ertuğrul daha uygun hedef olan İngiliz muhribine nişan aldı. 18 atımdan 2 isabet ettirerek muhribi yaraladı ve güçlükle Rodos'a çekilmek zorunda kaldı. Ardından sıra Fransız topçularına geldi; Mustafa Ertuğrul'un deyimiyle “Gemilerle uğraşırken bize nefes aldırmayan bu kabadayıları susturmak için 12 atım yetmişti.” Fransız bataryası da susturuldu, telsiz binası yıkıldı ve son olarak limandaki 200'e yakın yelkenli gemi ve sal da batırılarak zafer taçlandırıldı.
Müttefiklerin intikam fırtınası estirdiği bu dönemde, 13 Aralık 1917'de, Topçu Mülazım Mustafa Ertuğrul, yeni bir planla Ağva Koyu'na gizlice intikal etti. Fransız kruvazörü Paris II'yi, Türk askerlerinin kumanyalarını taşıyan bir yelkenli tekneyi kovalayacağı tuzağa çekti. Ağva Koyu'na giren Paris II, sadece 18 dakikada batırıldı. Mustafa Ertuğrul'un bataryası, 145 atımdan 110'unu gemiye isabet ettirerek büyük bir ustalık sergiledi. Daha sonra ise Alexandre adlı savaş gemisi için dâhiyane bir "kamikaze botu" tuzağı kurdu. Dinamitlerle donatılan bir yelkenli tekne, içerisindeki portakal sandıklarının vinçle kaldırılması sırasında fünyenin ateşlenmesiyle Alexandre'yi batırdı.
Kamaları Sökülmeyen Tek Batarya
Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle imzalanan Mondros Mütarekesi gereğince, Anadolu topraklarındaki tüm silahlara ve cephaneye el konulmuş ve topların kamaları sökülmüştü. Ancak, o tarihlerde Aydın bölgesindeki birlikleri denetlemekle görevli olan HMS Ben-My-Chree'nin eski komutanı Charles Rumney Samson, “Gösterdiği kahramanlıktan dolayı bu batarya toplarının kamalarını sökmek askeri şerefe aykırıdır” diyerek, Mustafa Ertuğrul'un bataryasına dokunmadı. Bu dört sahra topundan oluşan batarya, Birinci Dünya Savaşı sonrasında kamaları sökülmeyen tek birlik olarak Kurtuluş Savaşı'na katılan ilk topçu birliği olma onurunu da taşımaktadır.
Antalya Büyükşehir Belediyesi, 2007 yılında Atatürk Parkı'na Mustafa Ertuğrul anısına bir heykel dikmiştir. Mustafa Ertuğrul'u anlatan belgesel türündeki kitap ise Mustafa Aydemir tarafından "Ben bir Türk zabitiyim" adıyla yayımlanmıştır.