Geçen hafta Ordudaydım...
Bir süpermarkete girdim. Ordunun meşhur fındık yağından alacağım. Ödeme yapmak için
kasaya yönelmiştim...
Önümde güçlükle adım atabilen
üstü başı dökük biri vardı...
Adam, kasiyer kıza cebinden
bir kart uzattı...
Kendi kendime söylendim, Bankalar da önüne gelene
kart dağıtıyor, sonra da millet batıyor
diye...
Adam gitmiş, sıra bana gelmişti...
Meraklandım; Onun size verdiği kart, hangi bankanın kredi kartıydı?
Banka değil
dedi. Hep şaşırdım. Neydi o kart öyleyse?
Genç kız gülümseyerek, Orduda, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, fakirlere böyle kredi kartı gibi
bir kart veriyor. Onlar da anlaşmalı işyerlerinden limitleri kadar alışveriş yapabiliyor
dedi...
Daha önceleri, yoksulun onurunu kıran
ve biraz da reklam kokan itiş kakışlı ilkel yardım dağıtma yöntemlerine tanık olmuş biriyim...
Bu uygulama gerçekten de ilginçti...
Ordu Valisi Dr. Said Vakkas Gözlügölü
tanırım...
Aynı gün tesadüf eseri, bir esnaf ziyareti sırasında
karşılaştım ve kart uygulamasını sordum...
Yeni mi duydun? sitemiyle
başladı anlatmaya...
Bu uygulamayla, utanç verici,
izdiham görüntülerine son verilmişti...
Yoksul; verileni değil, istediğini
istediği yerden alabiliyordu...
Yani, özellikle vakıfların gıda alımlarında ortaya çıkabilecek
birtakım söylentiler de haliyle son bulmuştu...
Hepsinden öte,
yoksul, kuyruklarda bekletilmeden ve de
çaresizlik görüntüleri kamuoyuna yansıtılmadan,
dahası gururu incinmeden
devletin ona uzanan şefkatini
hissediyordu...
Ordu Valisi Gözlügölü kutladım...
Sosyal devlet işte böyle olmalıydı...
Ordudan döndüğümde Samsundaki uygulamayı sordum...
Genel Müdürlük düzeyinde Ordudaki uygulamaya benzer bir araştırma yapıldığını öğrendim...
Başarılı bir örnek vardı halbuki, araştırma
yapmak neyin nesiydi?..
Bürokrasi, yorgun yoksulu yokuşa sürecek ya!..
Bahane üretmek,işi yapmamanın ta kendisidir...