İslam coğrafyası kan okyanusuna çevrilmiştir.
Yalnız şeytana küfretmek adetimizdir.
Bir başka ifade ile Müslümanların kanını döken ve döktürenlere lanet etme alışkanlığı.
“Kahrolsun Amerika, Kahrolsun Batı, Kahrolsun İsrail” sloganlarıyla meydanlarda ya da cami avlularında Müslümanları heyecanlandırırız.
İnsanlar yalnız şeytana ve Ebu Cehil’e küfrederek Müslüman olacaklarını sanıyorlar. Müslüman olmak için şeytana ve Ebu Cehil’e lanet etmekle birlikte Allah’a ve O’nun Peygamberine de dost olmak gerekir.
İslam dünyasında Müslümanlar birbirlerini öldürüyorlar.
Hani Peygamberimiz (S.A.V), “Müslüman, Müslüman kardeşinin elinden ve dilinden emin olur.” buyurmuştur.
Ama Müslümanlar, günümüz dünya ve Türkiye’sinde kardeşlerinin elinden ve dilinden emin olamıyorlar. Bu el ve dil ihaneti yapanlar mı Müslüman değil, yoksa el ve dil ihanetine uğrayanlar mı?
Müslümanlar bu noktada büyük bir travma geçirmektedir. Dünyada tüm İslam ülkelerinde sıcak , Türkiye’de ise soğuk bir savaş egemendir.
Türkiye’nin soğuk savaş atmosferi hiç de iyi günlerin habercisi değildir.
Dünyadaki ve Türkiye’deki bu savaşlar Müslümanların yüz yıllık birikimlerini yok etmektedir. Buna sebep olanlar er ya da geç dünyada ve ahirette hesabını vereceklerdir.
İslam coğrafyasında madden ve manen müthiş bir yıkım vardır. Bu yıkım kim tarafından organize edilirse edilsin mutlak anlamda bu işten 1. derece Müslümanlar sorumludur. Sonuçlarını kendileri göremezlerse bile evlatları yaşayacaktır.
Evet, Müslümanla oturup çay içiyor ve yemek yiyorsunuz. Fakat yanından kalkıp gittiğinizde dilinden ya da elinden emin olamıyorsunuz. Bir Arap şairin sözü ile yazımızı bitirelim. Şair der ki:
“Ateşi kendi elimle aldım ve göğsüme koydum
Kime şikâyet edeyim Ey Efendim? Kendi elimle yaktım, kendi kalbimi...”
İnsanları kahretmeden kendimizi sorgulayalım. Gerçekten elimizden ve dilimizden Müslümanlar emin midirler? Bu soruyu her gün birkaç kez kendimize soralım. Müslümanların güven sitesine ihtiyaçları vardır.
Selam ve sevgi ile…